Ortaçağ Düzeni ve Otokontrol Mekanizması

Dünyada her toplum aynı süreçte gelişmiyor malesef. Tarihimizin bize öğrettiği çağları, o çağların getirdiklerini, yenisiyle birlikte bırakılması gerekenleri aynı anda her toplum yaşamıyor. Genelde ataları o gelişmeyi yaşamış olanlar oluyor bu tarihi çağlarını da değiştirenler ve düzenleyenler.

Endüstrileşme, makineleşme, tarım toplumunun -şimdilik- bırakılamayacağı gerçeği, türlü türlü cep telefonu kullanıyor olmamız değil tarih çağlarını bir bıçak sırtı gibi ayıran birbirinden. Bunu henüz kavrayamamış beyinler, tahminimce insan hakları beyannamesi kabul edilmeden önce yapılan tüm katliamları, barbarlıkları, ırkları, dinleri ve toplumları düşman ilan etmiş olabilirler. O zaman ki dünya düzeninin getirdikleri ile şimdiki dünya düzeninin götürdükleri paralel olunca, x toplumu da bizim düşmanımız oluyor haliyle. Şimdi sorun yaşadığımız milletlerle geçmişimizde neler yaşamışız kimse sorgulamıyor. Ermeni sorununu anlamak ve çözmek için 18. yy'a, orada yapılan savaş ve antlaşmalara bakılması gerektiğini, kürtleri anlamanın Medler tarihininden geçtiğini kimse bilmiyor. Önemli olan kin beslemek, kaynağının ne önemi var, diyerek eline silah tutuşturulan kahraman, tutuşturulmayan şeyh oluyor, atı alan orta asya'yı geçiyor. Birileri bu dünyada-ülkede-mahallede-topraklarda- savaş çıksın, millet birbirini kırsın, taş üstünde taş kalmasın diye silah üretiyor, son teknoloji savaş uçaklarını, denizaltılarını üretiyor, promosyonunu da az gelişmiş ülkeler üzerinden başka kendi gibi ülkelere yapıyor, olan yine o az gelişmiş ülkeye oluyor. Az gelişmişliği teknoloji ile ölçenler bir kez daha hata yapıyor, esas beynin gelişmesi gerektiğini anlamamakta ısrar ediyorlar. Her seferinde aynı senaryoyu oynayıp, kanıyorlar, gelişmiş toplumların ellerinde birer ortaçağ oyuncağı gibi sağa sola savruluyorlar. Amerika-İngiltere 'nin dilediği ülkelere ambargo koyması, madenlerini sömürmesi eleştiriliyor, bundan 90 sene öncesine kadar 3 kıtadan vergi alıyor olmamıza kimse ses çıkartmıyor.

Birilerinin, bazı toplumlara ortaçağ düzeni yaşatmak istediği bir dünyada, biz, bu düşünme yetisinden uzak, geçmişini okumamış, geleceğiyle ilgili de hiçbir fikri olmayan, geleneklerine sahip çıkmayı aşağılamış, çıkmamayı batılılaşma olarak algılamış, ülkesinde herkesi düşman ilan etmiş, farklı farklı etnik gruplarla birlikte yaşamayı başaramamış, sürekli şu nidalarla sürüklenmiş; -Komunizm geliyor, şeriat geliyor, ülke bölünüyor, yavru vatan elden gidiyor, italya haçlı seferi düzenliyor, dinimize küfrediliyor, kardak kayalıklarında piknik yapılıyor,- tarihini, savaşlardan uzak hep barışı korumaya çalışanmış gibi sanan, dünya düzeni konusunda gram bilgi sahibi olamamış bireyler, hangi sömürülmekten, gelişememekten bahsediyoruz.

Bu yukarıda bahsedilen, bahsedilemeyen, bahsettirilemeyecek tüm olguların, olayların birer oyuncak olarak bize oyalanmamız için verildiğini göremezsiniz elbette. Otokontrol mekanizması tam ensemizdedir her daim. Aynı hapishanelerde idare adamlarının içeriyi baskıyla kontrol etmesi gibi. İdarenin uğraşamayacağı-uğraşmak istemediği- işleri kendi adamları olan diğer mahkumlara yaptırması ve asayişi sağlaması gibi. O anlamda biz matrix'i çok önce çevirdik, gurur duyabiliriz. Üstümüze örtülü sanal bir mekanizma var. Azcık huzur sağlandı mı, devreye giriyor, dengeleri koruma adına, başka mekanizmaların müdahale etmesi adına, yakıyor, yıkıyor, kırıyor, öldürüyor, aç bırakıyor, linç ettiriyor, kahvelerde memleket kurtartıyor, geçmişindeki hataları, suçları sildirerek, ak kaşıkmış gibi düşündürtüyor, geleceğini göremeyecek kadar kör bırakıyor, elindeki tüm kaynakları satıyor, yağmalıyor, diğer sistemlere muhtaç bırakıyor, insanının gelişmesine müdahale edip, ortaçağ verilerini kullanarak baskısını artırıyor. Sonuç mu; bizi biz dahil kimse sevmiyor.

Yorumlar