Sizlerle değerli bir üstadımızın makalesini paylaşmak istiyorum: KARAR VERİCİLER SAVAŞI VE TÜRKİYE Londra, Washington, Brüksel, Vatikan, Paris, Moskova, Pekin, Telaviv, Riyad, bölgesel ve küresel karar vericilerin merkezleridir. Türkiye; karar vericilerin bölgesel satranç oyununda alandır. Türkiye; demokrasi oyunuyla, siyasi, ekonomik, kültürel, askeri işgal altındadır. Türkiye; İngiliz Milletler Topluluğu’nun (Commonwealth) tek gizli üyesi olarak ipoteklidir. Türkiye; ABD’nin ise vesayeti altında gizli eyaleti statüsündedir. ABD-İngiltere şer ülkeleri; Türkiye’ye eş başkanlık görevinin gereğini yaptırtıyorlar. Hayali Osmanlı federal cumhuriyetine odaklatılan siyasi kadrolar, devleti çözerken, milleti ayrıştırıyorlar ancak farkında değiller. Benden sonra tufan diyorlar. Kim dur diyecek? Direnç sistemi kırılan ülkede; casus hücreleri yerleşmiştir. Tehlike olarak görülenlere yönelik algılama kodları değiştirilmiştir. Halktan yana görülen düşman hücreler, engelleme ile karşılaşmadan milli dokuyu kemiriyor, milli devleti çözüyor, milleti ayrıştırıyor, kin ve husumet tohumu ekiyor. Vahhabi zihniyetli İslamcıların gücü yetkiyi ele geçirmesiyle başlayan süreçte; vicdan sömürüsü, mağdur edebiyatı üzerinden maddi ve manevi bütün değerlerin sömürüsü yapılıyor, değerler altüst ediliyor. Din; hiçbir dönem bu dönemde olduğu gibi; hırsızlık, zimmet, yalan, talan ve yolsuzlukla bir arada anılmadı. Dolayısı ile en büyük ahlaki çöküş de bu süreçte yaşanıyor. Halk; hala şokta, ayılmak için narkozdan kurtulması gerekir. Türkiye’nin yüzyıllardır süren aydınlanma süreci tersine dönüştürülüyor. Arap hurafelerine dayalı ortaçağ anlayışı, Arap ahlaksızlığı, Arap çok eşliliği; Türkiye’nin inancı, düşüncesi, yaşamı haline getiriliyor. Ülkenin ortaçağ dönemindeki cahiliye yaşamına dönüştürülmesinde; siyasetçisi, bürokratı, akademisyeni, gazetecisi, gaflet, dalalet ve hıyanet içinde. Kimi suskun, kimi destekçi. Kalemlerini ve çenelerini kullanıyorlar. Din, demokrasi ve özgürlük özlemi kıskacındaki geniş halk yığınları, her şoklamada, esarete bir adım daha yaklaşıyor. Ülkeye giren kaynağı belirsiz sıcak para iç ve dış politikayı esir alıyor. Terörist eski milletvekillerine maaş ödeniyor. Taşeronlara teslim edilen ülke; tarihin en karanlık dönemini yaşıyor. Ancak TV’ler gazeteler, dinden imandan Arap hikayelerini anlatarak kitlelerin bilgilenmesini, uyanmasını engelliyor. Halk çocukları ya şehit oluyor ya yaralanarak hayatı kararıyor ya da işsizlikle mücadele ediyor. Nedense bu kader ve güzel ölümler derebeyi çocuklarını bulmuyor, hep garibanı buluyor. Yetkili ve etkili kesimlerin yakınları nedense vatan için savaşmıyor. Din; insanları özgür kılmak için geldiği halde, din tacirleri elinde köleleştirme aracına dönüşüyor. Halk köleleşirken, dolar milyonerleri çoğalıyor. Kölelerin olduğu bir ülkede işleyen evrensel hukuk olmaz. İstanbul’daki İngiliz İşgal Kuvvetleri’nin casusu A. Ryan (1919) : "Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz gerçek ideali din’miş gibi davranacak, çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.” diyordu. 1919 da oynanan oyun 2012 de aynen devam ediyor. Din havucuyla İslam dini esir alınmıştır. Artık din ile “yolsuzluk, haçlıya yardım ve yataklık etmek, tefecilik, sömürü, yalan-dolan, devlet malından nemalanmak, devletin verdiği yetkileri Firavun hükmünde kullanmak” birlikte anılır oldu. Bu ahlaksız anlayış, kendinden olmayan herkese savaş açmıştır. Türkiye; komşu ülke teröristlerine kucak açan ABD-İngiliz-Fransız istihbaratçılarının cirit attığı ülke haline gelmiştir. Libyalı teröristlere kucak açılması gibi şimdi de Suriye’nin teröristleri çapulcuları kamplarda ağırlanıyor, eğitiliyor ve katliama gönderiliyor. Türkiye; cephe ülke olarak batı emperyalizmin bölgeyi yeniden yapılandırmada bölgesel kaosun tetikçisi haline getirilmiştir. Milli Devlet düşmanlığı; sistemli bir şekilde sürdürülmektedir. Şoklama yöntemiyle bile saklanamayan İslamcı kimlik kamuflajı altında dönmelerin yuvalandığı organizasyonlar, işbirliği içindedir. Dincisi, çıkarcısı, liberali, paylaşım ortaklarıdır. Kıbleleri Londra, Washington, Vatikan, Riyad olanların rotaları şaşmış maskeleri düşmüştür. Türkiye akılcılığı, bilimi, teknolojiyi esas alarak; batı dünyasının emperyalizminden, doğu dünyasının vicdan sömürüsünden, güney dünyasının din istismarından kurtulursa ancak o zaman aydınlık günlere kavuşur. Günün Sözü: İnsanları din, dil, ırk, renk, cins ayrımına tabi tutanlar en alçak insanlardır. Nurullah AYDIN

Yorumlar