Yazıma
başlarken acaba, şehitlerimiz üzerinden ‘şehit edebiyatı mı yapıyorum’ diye çok
düşündüm! Fakat en başta bir anne olarak kendimi Mehmetçiklerimize karşı
sorumlu hissettim. Bu çocuklar bizim çocuklarımız… Analar artık ağlamasın
derken, ülkemiz üzerinde çıkarları olanların haince isteklerine boyun eğilmesi
değil elbette!
Bunun
bir çözümü olmalı ve olmalıdır da!
Sürekli
gelen şehitlerimiz yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Şehitlerimizin
arkasından klasik törenler ve birkaç cümlelik taziye sözcüklerine artık itibar
edilmez oldu. Hani denir ya, “ateş düştüğü yeri yakıyor” diye aynen o hale
geldi. Bir radyonun çalan müziği kesmeden şehit haberini vermesi içi mi öyle
bir acıttı ki, o anda insanlığımdan utandım!
Ölümlerden,
hele hele gencecik fidanların yok olmasından etkilenmeyen insan mı dır acaba!
Sızlanmaya
devam mı edelim, yoksa ülkemizin en büyük sorunu olan terör belasına çözüm mü
isteyelim. Çözüm derken; eli kanlı vatanı bölmek, parçalamak isteyen hainlerle pazarlık
yapılması değil elbet!
Devlet
çözüm bulur, pazarlık yapmaz!
Demokrasi
ve insan hakları konusunda ahkam kesenler, son birkaç yılda ekranlarda bülbül
kesilen sözüm ona aydınlar, neden çözümü tek taraflı düşünür ve olmayan Kürt
sorununu var gibi gösterirler. Bilmezler mi ki, bu topraklar üzerinde yaşayan
herkes aynı haklara sahiptir. Görmezler mi ki, devletin her kademelerinde
herkesin görev yaptığını…
Esas
amaçlarının bunlar olmadığını herkes çok iyi biliyor. İstekler yapıldıkça,
arkasından başka talepler gelecektir. Bugün İmralı’da yatan eli kanlı katilin
sözüyle açlık grevinin sona erdirilmesi masum istekler için yapılmadığını da açıkça
göstermiştir.
“Terörle
mücadele kesinlikle sürdürülecek” denmesi de yetmez. Çünkü, bir tarafta mücadele
ederken, davranışlarda ve açıklamalarda hoşgörü ve memnuniyet cümleleri
PKK’lıları ve yandaşlarını cesaretlendirmekte olup, isteklerinin dayatmayla
yapılabileceğini düşündürmektedir.
Ortadoğu
projesi ile kan gölüne dönen Ortadoğu göz önüne alınmalıdır. Terörle mücadele
güçlü ordu ile olacağı unutulmamalıdır! Bölünmeye fırsat vermeden, ülkemize sahip çıkılmalı ve bütün demokratik
yollara başvurularak, yasaların insan hakları çerçevesinde uygulanması
sağlanmalıdır. Karar vericiler gelgitler yaşamadan ülke yararına, halk yararına
çalışmalara imza atmalıdır. Yoksa tarihin karanlık sayfalarında yer
alacaklarını unutmamalıdır!
Devlet
terörle mücadele eder, pazarlık yapmaz! Biz böyle bilir, bunu söyleriz…
SON
SÖZÜM: Vatanının ve bayrağının kutsallığına, ülkesinin bölünmez bütünlüğüne ve
kardeşçe yaşanılabilineceğine inanan Türk Ulusu, hainlere ve bütün
olumsuzluklara inat ülkesine sahip çıkacaktır.
19.11.2012
Yorumlar
Yorum Gönder