Önümüzde ki günlerde tehlike bizi
bekliyor! Evinizde bilgisayarınızın başında, içinizden gelen bir duyguyla
paylaştığınız herhangi masumane bir tepkiniz yüzünden beklenmedik olaylara
muhatap olabilecek günler çok yakın!
Evet, Gezi Parkı eylemlerinin arkasından
sosyal medyaya yönelik bir
düzenleme yapılması gündemde. Kişinin ifade
hakkının gasp edilmesi korkunç ve ürkütücü değil midir?
Ya ‘benden değilsin’, ya da ‘benim sözüm üstüne söz olmaz’ düşüncesi
ile çözüm yasaklamaksa yasakla gitsin! Halk bilmesin, söylemesin, herkes kendi
yağında kavrulsun deniyorsa yasakla gitsin! Teknoloji çağı ile
övünürken, insanlığın düşüncesine kilit vuruluyorsa, sosyal medya’ya yasak konuluyorsa
yasakla gitsin!
Elektronik çağın nimetlerini çiçeklerle,
böceklerle dolu bir dünya hayalini yaşayarak faydalanmamız buyuruluyor ki,
hızlı çalışma içinde hazırlanacak olan internete sansür mü, pardon düzenlemenin
içeriği; “ Erişime engel ile ilgili kararı Sulh ve Ceza Mahkemeleri en geç 48
saatte verecek. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, (TİB) Ulaştırma Bakanı’nın
izniyle yayınların yayılmasını 4 saatte engelleyebilecek. Bir yasa teklifi
hazırlanırken kişiye endeksli değil, her yönü artısı, eksisi düşünülerek
hazırlandığı varsayımı ile, 2 yıl süreyle her türlü internette ki işlemler
kayıt altına alınacak olup, bununda sadece kişiler üzerinde değil, iç ve dış
yatırımcılar üzerinde de etkisi olacak ki ekonomiye de darbe vuracağı da göz
önüne alınmıştır mutlaka! Gerçekten; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “Aile
ve Çocukları internetin karanlık yüzünden korumak istiyorsa; fütursuzca ve
toplum ahlakını bozacak yayınlarda bu erişimi uygulamalı…
Bu yasa amacını aştığında, nelerin olabileceğini her ne kadar kafamızda
canlandıramasak da toplumun dizayn edildiği ve ülkenin karanlığa, gittiğinin bir göstergesi olarak
tarihe geçecektir.
Yıllardır demokratikleşiyoruz sözleri maalesef anti demokrasi olarak
karşımıza çıkıyor. Bu demokrasi paketinin içinden özgürlükler yerine
yasaklamalar gösteriyor ki, kişi hak ve özgürlükler bir bir elden alınıyor. Bu
maksadı aşan yaptırımlar gençleri ve toplumu İnternetin karanlık yüzüne itme
tehlikesi de taşıyor ki, yasaklar her zaman farklı alternatiflerin ortaya
çıkmasına neden olur. İnternetin zararlarından
korumanın yolu yasakla değil, bilinçlendirmeyle ve eğitimle olacağı sanırım
bilinmektedir!
SON SÖZÜM: Eğer bu tasarı yasalaşırsa herkes bedelini iyi düşünmelidir!
Hem ekonomik, hem kişi hak ve özgürlüğünü engelleyecek, hem de toplumsal karanlığa
doğru sürükleyecek olan bu yasa’ya hep birlikte dur diyelim!
04.02.2014
Nermin AYDINLI
Yorumlar
Yorum Gönder