TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ

Türkiye 10 Ağustos 2014’de doğrudan halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanını Çankaya’ya gönderecek göndermesinde partiler arası başlayan diyalog ve adaylar üzerinde varılan anlaşmalar, gergin geçen siyasal eylemler ve haşin ve bölücü söylemler ülkeye büyük zarar vereceğe benziyor!

-Diğer taraftan Türkiye’yi ilgilendiren ve gitgide tehlike arz eden Ortadoğu da olup bitenler iç siyaseti de büyük etkisi altına almaktadır. İŞİD gibi bir terör örgütünün kanlı eylemleri ile İsrail’in  tekrar gücünü hatırlatması mahiyetinde ki saldırıları ülkemizde de tehlike yaratmaktadır!.

-Ilımlı muhalefet yolunu seçen ve CHP’nin kuruluş felsefesine taban tabana zıt politikalarıyla CHP, tabanında ki seslere her ne kadar kulak tıkasa da sorunları aşmaya ve ülke gündeminde MHP ve diğer partilerle uzlaşı ile gösterdiği çatı aday ile siyasetini yürütmeye çalışmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’nin geleceği, birlik ve beraberliği açısından belirleyici olacaktır.

-Eşit şartlarda yürütülemeyen seçim propagandaları ile adaylar güçleri ölçüsünde kendilerini ifade ederken, Cumhurbaşkanlığı seçimi siyasi arenaya çevrildi ve alanlarda ayrıştırıcı, bölücü, gerginleştirici ve zehirli bir dilin kullanılması ülkenin kamplara, mezhepsel bölünmelere neden olacağı unutulmamalıdır!

-Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığına aday olan AKP Genel Başkanı ve Başbakan R.T.ERDOĞAN, MHP-CHP ve diğer partilerin Türk Milletinin ve Milli mutabakat adayı olan Prof.Dr.E.İHSANOĞLU, hem Kürtlerin hem de kendisini solun adayı olarak lanse eden S.DEMİRTAŞ dır.

-Söz konusu adaylar biraz analiz edildiğinde; Başbakan ve AKP Genel Başkanı RTE’nin alan çalışmalarının daha görkemli olduğu her ne kadar görülse de bilinen bazı gerçekler var ki kendine artı olan devletin makamının verdiği yetkilerle hala donatılmış olması ile birlikte 12 yıldır iktidarında tüm halkı kucaklayamadığı, kültürel ve sanata yönelik saldırıların olduğu, ATATÜRK ve söylemlerinin ve Türk kimliğinin yok edilmeye çalışıldığı, Türk bayrağına yapılan saldırılar, doğa ve çevre de büyük talanların yaşandığı, üretim yerine tüketimin özendirildiği,  demokratikleşme adı altında PKK sorunun çözüldüğü izlenimiyle büyük bir toleransın verildiği, kadınların toplumsal yaşamdan dışlanmaya çalışıldığı ve kadınlara yönelik kısıtlama söylemlerinin ister istemez söylendiği(Kadınların gülme olayı), dinin siyasete alet edildiği, Türk ordusunun yetkilerinin kısıtlandığı, çeşitli operasyonlar ile asker, sivil, aydınların gözaltına alındığı ve son olarak da cemaat ile olan çatışma hafızalardadır!

-MHP-CHP ve diğer adayların çatı adayı olarak açıklanan Prof Dr.E.İHSANOĞLU; Bir kısım MHP’lilerde yer bulamayacağı endişesi taşınsa da büyük bir kitle çatı adayı kabul etmiş görünmektedir. Kimileri E.İhsanoğlu’nun adaylığı ile ilgili olumlu ve olumsuz bulurken CHP’nin İslamlaştırıldığı söylenmektedir. Sol seçmen kitlesinin kendisini siyasal yelpazenin sağında bir kişi olarak tanımlanan bilim tarihi alanında dünyanın en bilinen bilim adamlarından biri, Koyre madalyası sahibi, hatta adına daha yaşıyorken Uluslararası bilim tarihi ödülü dağıtılan birçok akademik ismin hocası Prof. dr. İhsanoğlu’na pek sıcak bakmasa da otoriterleşmeye, mezhepsel politikaların ve keyfi uygulamaların, eğitim sistemimizin ,laik düzenimizin, kişi hak ve özgürlüklerinin yok edilmemesi, dış politikamızın, Ortadoğu’nun huzuru için gerek CHP ve MHP tabanının, gerekse sol kesimin İhsanoğlu’ndan yana olmaları gerektiğini Türkiye için endişe duyan vatandaşlar unutmamalıdır!

-Sözüm ona sol kesimin her iki adayın sağcı ve gerici olarak görülmesi nedeniyle S.DEMİRTAŞ’ın etrafında toplanılabileceği söylense de nedense bazı hususlar göz ardı edilmektedir. Terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN başta olmak üzere Kürt Ulusal hareketinin öncülerinden olduğu unutulmamalıdır!

-Bu üç adayın hangisinin birbirinden daha demokrat olduğu, hangisinin tüm Türkiye’yi kucaklayacağı, kişisel hırslarından arınıp devletimizin ve milletimizin bekası için çalışacağını Türk milleti az çok tahmin etmektedir!

-Evet; Cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesindeyiz. Bu seçim egemen güçler için bir savaş haline gelerek tüm iktidar ilişkilerinin yeniden ve sorunsuz inşası olacaktır!

-Türkiye’nin dönüm noktası olacak 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçiminde her kim aday olursa olsun belirleyici olacak olan Türk milleti kendi kararını kendisi verecektir. Tarafsız olacak olan medyadır ve tüm adaylara eşit mesafede yaklaşmalıdır ki halkın vereceği karara yanlı davranarak etki etmemelidir! Bu makam kişisel hırsların, bir takım gizli emellerin gerçekleştirileceği bir makam değildir! Cumhurbaşkanı devletin en üst makamıdır ve o makama saygılı olacak, orayı devletin ağırlığı ile temsil edecek, toparlayıcı bir cumhur reisini halk istemektedir.

-SON SÖZÜM: Ey Türk Milleti, Laik, demokratik bir Ulus devleti olan Türkiye Cumhuriyeti yeni denilerek yeniden dizayn edilmeye çalışıldığı lütfen göz ardı edilmesin! Atatürk ilke ve devrimleri ülkemizin, gençlerimizin, kadınlarımızın, her türlü dini, dili, mezhebi, ırkı ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızın teminatıdır!
Nermin AYDINLI

Yorumlar