KADIN FITRATI!

 


Tarihin her döneminde istismar edilen kadın, her ne kadar çağ atlanılmış olsa da bugünde dillere pelesenk olmuştur!

Fıtrat Nedir? Bozulmamış, değiştirilmemiş yaradılış özelliğidir. İnsanın doğuştan sahip olduğu bütün özellikleri ifade eden bir terimdir. İslam da kadının yeri başlı başına bir konu olup buna İslam bilginlerinin insanların kafasını karıştıracak ve yanlış anlamalara meydan vermeyecek doğru bilgileri halkın anlayabileceği dilde anlatmalarının doğru olacağı düşüncesinde olup, bu konu da da birkaç söz söylemeden de edemeyeceğim…

Maalesef din konusu kendisini bu konuda yetkili gören herkes tarafından istismar edilmiş ve edilmektedir!

Peki, kadının yaradılış özelliğinin narin, kırılgan, hassas olması, ‘kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir’ düşüncesinin mantığı anlaşılır gibi değil! Bedeni farklılıkları öne sürerek ‘yaradılış gereği eşit değildir’ denilmesi ne kadar doğrudur? Yapmayın, kelime oyunları ile kafa bulandırmayın! Demokrasiden ve eşitlikten bahsedilirken kadın-erkek eşitliği sosyal alanda, kültürel alanda, siyasi alanda eşit temsiliyet istiyor kadın! Ha deniliyorsa bize ters, gitsin kadın evinde otursun, biz demokrasiden falan anlamayız, bizim için bütün bunlar kullandığımız bir araç açık seçik söyleyin de bilelim!

Ne demek kadın kadına eşittir, erkek erkeğe eşittir? Kadını da erkeği de insandır ve Allah her ikisini de insan olarak yaratmıştır. Allah katında kadın ve erkek eşittir. Ne yazık ki, eşitlik dendiğinde güç, kuvvet, şekil, dış görünüş ile karşılaştırma yapılıyor. Allah katında güçlü olan bedenen güçlü olan mıdır, yoksa her kötülükten sakınan mı, manevi yönden güçlü olan mıdır?

Güç, kuvvet bakımından eşit olmayan kadın ikinci sınıf bir varlık olarak görülemez…

Din alimleri tarafından yorumlar farklı farklı olsa da kadın ile ilgili Kuran’dan bir kaç örnek verelim;

Nisa, 124: Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.

Görülüyor ki, Kuran’a inanan  her insan Allah katında eşit olduğunu çok açık bilir!.

Nahl 97: Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.

Bu ayette, Allah kadına ve erkeğe dünya’da iyilik ve güzellikler yaparak huzuruma gelin demiş. İyiliği, güzelliği, dürüstlüğü emretmiştir.

Cenab-ı Allah yaradılış itibariyle kadın ve erkeğe aynı sorumluluklar yüklemekte, kazanılmış hakların kullanımında eşit haklar sağlamaktadır. Bütün kullarını eşit kabul ettiği halde bugün kadın ve erkeğin eşit görülmemesi insanın nefsine yenik düşmesi değil de nedir sizce?

‘Cennet annelerin ayağı altındadır’ diyen dinimiz kadına hak ettiği değeri vermiştir. İslam’ı yanlış tanıtan, İslam toplumlarını batıl inançlara sürükleyen, toplumu geri bırakan bu tür düşünceler adaletsizliği ve zulmü getirir.

Temiz insanların zihinlerini karıştırmayın! Onlarla oynamayın!

Ayrıca İslam ülkelerinde kadınlar bizim ülkemizde ve batı da ki kadınlar gibi neden giyinemiyor, dolaşamıyor ve yaşayamıyor? Arap ülkelerinde (araba kullanamazlar, izinsiz dışarı çıkamazlar, kadın-erkek aynı yerde duramaz, miras konusunda eşit değildirler!

Atatürk’ün; kadınlarında birer insan olduğunu, onların da erkekler gibi çalışması gerektiğini, sosyal statü kazanmaları yönünde ki yasalarla da kadınlara özgürlüğünün sağladığını kadınların unutmaması gerekir!

Ülkemiz de hiçbir yasa kadınlarımıza engel olmasa da ne yazık ki, toplumsal baskılar ve önyargılar yüzünden kadın ikinci sınıf muamele görmektedir! Demokratik ve çağdaş bir toplumda bugün, kadın-erkek eşitliği konuşuluyorsa, kadın şiddet görüyorsa, çocuk gelinler kanayan bir yara olmuşsa, kadının hakları gasp ediliyorsa bu toplumun acı bir kaybıdır!

Kadın insan olarak bir varlık, bir bireydir ve bunlar doğuştan sahip olduğu en temel haklardır. Birey olma hakkı elinden alınan insanın insan gibi yaşadığından söz edilemeyeceği gibi ileri toplumdan ve ileri demokrasiden de söz edilemez!

Hayatta çalışması ve muvaffak olması için çalışmanın ve başarılı olabilmenin bağlı olduğu bütün sebep ve İnsanlar dünyaya mukadder oldukları kadar yaşamak için gelmişlerdir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken diğer uzvu atalette olursa, o toplum felç olmuştur. Bir toplumun şartları kabul etmesi gerekir. Bundan dolayı bizim toplumumuz için ilim ve fen lâzım ise bunları aynı derecede hem erkek ve hem de kadınlarımızın kazanmaları gerekir. ( M.Kemal ATATÜRK 31. 01. 1923, İzmir’de Halk İle Konuşma. )

SON SÖZÜM: Kadın insan olarak bir varlık, bir bireydir ve bunlar doğuştan sahip olduğu en temel haklardır. Birey olma hakkı elinden alınan insanın insan gibi yaşadığından söz edilemeyeceği gibi ileri toplumdan ve ileri demokrasiden de söz edilemez!
Nermin AYDINLI
14.4.2014

Yorumlar