Ana içeriğe atla

Gözlerini 367 bürümüş :(

'Gözlerini 367 bürümüş' Bugün, 10:20
Bir doktorun zenci ya da ne bileyim Çinli diye bir hastaya bakmamasını kabul edebilir misiniz? Öyle bir doktorun en hafif tabiriyle mesleğine ihanet ettiğini düşünmez misiniz? Bugün 367'yi savunan... Yani Meclis'in, cumhurbaşkanını seçmek üzere yapacağı ilk toplantıda en az 367 milletvekilinin bulunması gerektiğini öne süren hukuk hocaları da işte o doktorun durumundadır.
Emre Aköz-SABAH
Gözlerini 367 bürümüş Doktorlar Hipokrat yemini ederler. Yani dil, din, ırk ve cinsiyet farkı gözetmeden her hastaya en iyi biçimde bakacaklarına dair söz verirler.
Bir doktorun zenci ya da ne bileyim Çinli diye bir hastaya bakmamasını kabul edebilir misiniz? Öyle bir doktorun en hafif tabiriyle mesleğine ihanet ettiğini düşünmez misiniz?
Bugün 367'yi savunan... Yani Meclis'in, cumhurbaşkanını seçmek üzere yapacağı ilk toplantıda en az 367 milletvekilinin bulunması gerektiğini öne süren hukuk hocaları da işte o doktorun durumundadır.
367'yi savunan siyasetçilere kızmıyorum. Çünkü onlar gerçeği kendilerine göre yorumlar. Hatta yalan bile söylerler.
Ama işi bilim olan... Yani bilimin ve hukukun ahlakına uymalarını beklediğimiz bazı hocaların, "367 gereklidir" demeleri, mesleklerine ihanettir.
Bunlar üniversitedeki öğrencilerine öyle mi öğrettiler? Hayır! Dediler ki:
1) "Çocuklar! Aman dikkat edin, "toplanma yeter sayısı" ile "karar alma yeter sayısını" birbirine karıştırmayın. Aksi halde gülünç duruma düşersiniz. Çünkü herhangi bir derneğe üye olan sokaktaki vatandaş dahi aradaki farkı gayet iyi bilir."
Bir de şunu öğrettiler:
2) "Arkadaşlar! Kanun 'seçmek' amacıyla yapılır, 'seçmemek' için değil. Cumhurbaşkanlığına ilişkin Anayasa maddelerinin amacı da Çankaya'ya birisini seçmektir. Meclis'in üçte biri mızıkçılık ediyor diye cumhurbaşkanını seçmekten vazgeçilemez. Aksi halde bu durum, bir dahaki seçimde de tekrarlanabilir. Üçte bir oranında sandalyeye sahip, kriz yanlısı bir çılgınlar takımı, sistemi işlemez hale getirebilir. Sakın bunlara prim vermeyin."
Durum bu...
Ama o da ne? Anlı şanlı kimi hocaların, bazı emekli hâkim ve yargıçların gözünü 367 bürümüş. Hukuku eğip bükerek değil, hunharca kırarak "ille de 367" diyorlar.
Peki böyle bir şey olabilir mi? Yani 27 Nisan Cuma günü yapılacak ilk turda, toplantıya 367'den daha az milletvekili katılırsa...
CHP de bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürürse... Anayasa Mahkemesi, "Evet 367 gereklidir" diyebilir mi?
Bilemem.
Ancak bildiğim iki şey var:
1) Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin 45'inci kuruluş yıldönümü nedeniyle Başkan Tülay Tuğcu'ya gönderdiği mesajda "Anayasa Mahkemesi, yasama ve yürütme organlarının oluşturduğu iktidar gücü karşısında denge rolü üstlenmektedir " diyor.
"Denge rolü" hukuki değil siyasi bir kavramdır. Sadece Anayasa Mahkemesi'nin değil, hiçbir mahkemenin "denge rolü" yoktur. Mahkeme bir vakayı "teknik" açıdan inceleyip karara bağlar.
Aynı hakemler gibi: Bir mahkemenin "denge rolü" üstlenmesi, bir hakemin 3 gol yiyen takım lehine havadan penaltılar vererek, skoru eşitlemesine benzer.
Sezer satır arasında, "AKP çok güçleniyor, Anayasa Mahkemesi olarak buna izin vermeyin" demekte.
2) Şimdiki Anayasa Mahkemesi'nin üyelerini tenzih ederim ama bu kurumun 45 yıllık mazisinde az da olsa kara sayfalar maalesef vardır.
Bakın Anayasa uzmanı, Doç. Zühtü Arslan ne diyor: "12 Eylül 1980 darbesinden sonra, ortada fiilen bir anayasa olmamasına rağmen, bu mahkeme çalışmalarına devam etmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından, kurulduktan hemen sonra, Yüksek Adalet Divanı'nın kararlarını ve 27 Mayıs'ı eleştirmeyi yasaklayan kanunun Anayasa'ya uygun olduğunu ilan etmiştir."
Tarihimizdeki bu olumsuz örnekleri hatırlayınca... Ayrıca mevcut Cumhurbaşkanı da giderayak 'teşvik' edici sözler sarf edince... İnsan bir yandan 'Yok canım mümkün değil' diyor, öte yandan da tedirgin oluyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...