Ana içeriğe atla

ON NİSAN KÖRÜKÇÜ FEVZİ…

ON NİSAN KÖRÜKÇÜ FEVZİ…
Elveda TANIK
etanik@egm.gov.tr 7.03.2010
Körükçü Fevzi; asıl adı Mustafa Nuri YURT olan merhum baş komiserin lakabıdır. Ona neden Körükçü dendiğini doğrusu merak etmedim de değil. Hani sönen bir ateşi üfleyince tekrar yakarız ya… Ateşi körükledin. Yaktın deriz. İşte onun gibi bir şey. O, ümitlerin bittiği anda Gaziantep’te kurtuluş mücadelesine katılan cesur ve yürekli kahramanlardan bir tanesidir. 1881 doğumludur. 1940 yılında Emniyet Teşkilatından emekli olup 1956 yılında hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ruhu şad olsun…
Ayten UYANIK’ DA onun kızıdır. 75 yaşındadır, Ayten hanım. Polisevlerine giriş kartı almak üzere, elinde bastonu ile Kurtuluş mücadelesine katılan Emniyet Teşkilatı kahramanları ile ilgili araştırma yapan Daire Başkanı 1. Sınıf Emniyet Müdürü Eyüp ŞAHİN’İN yanına gelir. Randevusuz geldiği için sürekli özür diler. Oysa başta Daire Başkanımız olmak üzere hepimiz onun gelişinden öyle memnun olmuştuk ki, bunu kelimelerle anlatmak mümkün değildi. O memnuniyet her kesin yüzüne yansımıştı.

Onu, Polis tesislerine giriş kartı alması için ilgili yere yormak istemedik. Hepimiz seferber olduk. Öğle tatili olmasına rağmen, evrakını tamamlayıp bir arkadaşımızı söz konusu kartın verildiği birime gönderdik. Oradaki görevlilerde hemen kartı hazırlayıp vermişlerdi. Bu zaman zarfında Ayten hanımla tadı damağımda kalan şeker tadında bir sohbetimiz oldu. Sohbetimizin konusu çoğunlukla babasıydı. Babasından Bey babam diye bahsediyordu. Ne güzel bir hitaptı… Ayten hanım konuşmasında “ Evimizin bazı yerleri yıkıktı, Fransız casusları Bey babamı takibe alıp evimizi top ateşine tutmuşlar” diye bahsetti… Bir anda o devirleri yaşar gibi oldum. Öyle güzel anlatıyordu ki, sanki oradaydık…

Ayten hanımı çok ısrar etmeme rağmen öğle yemeğine götüremedim. Ben ısrar ettikçe, oda sizi engelledim, meşgul ettim sözleri altında ezildiğimi hissettim. Bu ülke için görev yapan, kurtuluş mücadelesine katılarak, bu milletin esaret altında kalmaması için savaşan kahramanlardan merhum Baş komiserin kızı için öğle tatilini harcamanın ne önemi var. Bunun lafımı olur hiç? Kartını verdikten sonra onu kapıya kadar uğurlamamızdan öyle memnun ayrılmış ki, bunu kızının Sayın Şahin diye başlayan mektubundaki;
“ Ben M.Nuri Yurt’un torunu, Ayten UYANIK’IN kızıyım. Rahmetli dedemle ilgili araştırmalarınız, bizlere ulaşıp haberdar etme lütuf ve nezaketiniz, camianızın vefa duygusu ve nihayet anneme karşı gösterdiğiniz yakın alaka ve zahmetlerinizden ötürü ailem adına teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Sağ olun, var olun. Tüm ailemiz özellikle annem bu anıyı hiç unutmayacak. Size dua ediyor ve her gelene sizin nezaketiniz ve duyarlılığınızı anlatıyor.
Sizi rahatsız etmemek içim yazmayı tercih ettim. Benim size Kimya Mühendis kökenli bir akademisyen olarak ya da kurumunuz ile ilgili yardımcı olabileceğim her hususta lütfen çekinmeden aramanızı rica ederim. Uygun bir zamanınızda sizi ağırlamak isterim. Sağlıkla, huzurla görevinizde başarılar dilerim. Allah sizi ve camianızı her türlü kötülük ve zarardan esirgesin. Saygılarımla” ifadeler ziyadesi ile anlatmaktadır. Dolayısıyla bu ifadeler bana içten yapılan hafif bir tebessümüm bile karşımızdaki kişiler tarafından nasıl önemsenip anılarında unutulmayacak yer edinebileceğini hatırlattı. Oysa yaptığımız, yapmamız gereken ufacık bir şeydi…
Nasıl ilgilenmeyiz ki. Bu ülke için görev yaparken şehit olmuş, vadesi ile hakkın rahmetine kavuşmuş nice Emniyet Teşkilatı mensuplarının geride kalan eşleri, çocukları var… Onlara nasıl sahip çıkılmaz? Biz bir aile değimliyiz? Emeklimizle, vazife malulümüzle, teşkilatımızın tüm çalışanları, eş ve çocukları ile 10 Nisan 2010 günü Emniyet Teşkilatının kuruluşunun 165. yıldönümünü kutlayacağız. Geçmişle bağlarımızı koparmadan, kenetlenmiş ellerimizle, yüzümüzdeki o tebessümle sonsuza kadar daha nice kuruluş yıldönümleri kutlarız… 7.03.2010

ELVEDA TANIK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...