Ana içeriğe atla

ANNELER GÜNÜ

Hayatın acımazsızlığı kendimizden bir şeyler alıp götürüyor. Çoğumuz yaşamın ne anlama geldiğini, insanın insanca yaşamasında nelerin etkili olduğunu bilmeyiz bile!!!
Dedik ya! Hayat acımasız diye. Evet yaşamın acımasızlığı elimizde olan değerlerimizin kıymetini bizlere maalesef unutturuyor. Hele hele insanoğlunun hırsları artık idealizm olmaktan çıkmış orman kanunlarının uygulanır olması kanıksanmış, dost, ahbap ilişkileri menfaate dönüşmüştür.
Değerlerimiz, kültürümüz ve yaşantımız gittikçe yok olmaktadır. Örf ve adetlerimizde olmayan sıra dışı yaşantılar ahlaki ve toplumsal dejenerasyona neden olmaktadır. Dünya’ya açılan pencere olarak bilinen televizyonun toplum üzerinde ki etkisi büyüktür. Özellikle gençler arasında şiddet ve gerilim dozajı artmakta ve ailelerin çocukları üzerindeki etkisi yok olmaktadır. Çağdaşlık, modernlik, özgürlük şeklinde verilmeye çalışılan sapkın derecede ki fikirler özellikle Türk toplumunun gelenek, görenek ve ananelerinin yok olmasına neden olmaktadır.
Türk aile yapısı ve değerleri günümüzde değişime uğramaya başlamış, aile, anne baba, hısım, akraba kavramları sorgulanır hale gelmiştir. Artık anne, babalar çocuklarının yaşam alanlarından uzaklaştırılmış neredeyse kendi kaderlerine terk edilmeye veya günümüzde moda olan Huzurevlerine bırakılmaya başlanmıştır. Kimi özentiden, kimi yaşamın kendisine sunduğu ihtişamdan etkilenerek sene de, veya sadece bakım parasını üstlenerek evlatlığını yaptığını düşünen koklamaya kıyamadığı yoksulluk veya sefa içinde büyüttüğü yavrusundan hak etmeği muamele görmesi ne kadar acı değil mi? Onların yerinde olmayı hangimiz isteriz?
Evlatları tarafından aşağılanan, beğenilmeyen, horlanan anne babaları gördükçe içim sızlar ve; “Allah’ım benim de anne-babam yaşasaydı, ömür boyu dizlerinin dibinde olsaydım” derim.
Bizim en değerli varlıklarımız olan anne-baba- ve büyüklerimize kişi her ne, hangi makam ve mevkide olursa olsun sahip çıkalım. Onlar utanılacak kişiler olmayıp, övünçle, kıvanç ve gururla sahip olduğumuz değerlerdir. Lütfen onlardan ilginizi eksik etmeyin. Onların hayır dualarını alın. Bir gün o yaşa geleceğinizi Unutmayın!
Bütün annelerin ve kadınlarımızın ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN.
Nermin AYDINLI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...