Ana içeriğe atla

TOPLUMSAL DUYARLILIK

Ülkemizde gündem hızla değişiyor. İnsanların ilgi alanları, siyaset ve medyanın yönlendirmesiyle Tv.dizileri, mağazin ve özellikle de kadın programları maalesef.

Birtakım değerlerimizin, kültürümüzün yok olup gittiğini yaşam kargaşası içinde anlamıyoruz. Kendimizi yaşantımıza ve çıkarlarımıza öyle bir kaptırmışız ki, yaşamın yani hayatta kalmanın kimileri için çok zor olduğunu bile göremiyoruz…

Toplum olarak nereye gidiyoruz?

Örf ve adetlerine, gelenek ve göreneklerine bağlı olan, birlik ve beraberliğe önem veren Türk toplumu batılılaşma-modernleşme ve teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte hızla değişim süreci yaşamaktadır. Saygı, sevgi, sadakat, vefa, iyi niyet, yardımseverlik, misafirperverlik, hoşgörü, nezaket gibi kavramlar maalesef unutulmaya başlamıştır.

İnsanoğlu duyarlılığını yitiriyor mu?

İnsanoğlunun kendisine, çevresine, doğal ortama ve olaylara duyarsız kalması insanlığını yitirmesi değil de nedir sizce? İlgisizlik ve duyarsızlık insana özgü olmayan bir davranıştır. İnsan, okudukça, paylaştıkça, sosyalleştikçe toplumsal gelişime katkı sağlar.

Acaba kendimizi sorguluyor muyuz?

Dedik ya! yaşam mücadelesi içinde çevremize ilgisizleşiyoruz.

Sosyal devlet anlayışı içinde devletin sahip çıktığı(SAÇEK):

İlgi ve alakaya muhtaç yaşlılarımızın,

Korunmaya muhtaç çocuklarımızın ve,

Engelleri nedeniyle terkedilmiş çocuklarımızın olduğunu elbette hepimiz biliyoruz.

Peki! ne yapabiliriz?

Evet, devlet her olanağı sağlamaya çalışsa da toplum olarak bizlere çok görev düşüyor. Aileleri olmayan, ayrıca aileleri olduğu halde bu tür kuruluşlara yerleştirilen yaşlılarımızın, korunmaya muhtaç çocuklarımızın ve engellilerimizin sevgiye ve ilgiye muhtaç olduğunu unutmamamız gerekir. Bu tür kuruluşlarda maaşlı çalışan personelin vicdanlı ve maneviyatının güçlü olması tartışılmaz bir konu olsa da en başta bu kuruluşlarda bulunan vatandaşlarımızın ailelerine büyük görev düşüyor. Gücümüz yetmiyor, bakamıyor olabiliriz. Ama onlardan sevgi ve ilgimizi eksik edemeyiz. Onları yok sayamayız. Bizlerin tahammül edemediği yakınlarımıza devlet kuruluşlarında en iyi şekilde bakılmaya çalışılıyor.

Yerinde gördüğümüz ve etkilendiğimiz yaşlılarımız, çocuklarımız ve engellilerimize devletin bakımevlerinde görev yapan personelin şefkat ve sevgiyle bakmaları bizi daha da duygulandırdı.

Bütün toplumu ilgilendiren konularda toplumsal duyarlılığının arttırılmasında Sivil Toplum Örgütlerine büyük görev düşmektedir.

Bu nedenle herkesi sadece acıma ile değil, gerçek anlamda duyarlılığa ve el uzatmaya davet ediyorum.

Umarım sevgi ve ilgi esirgenmeyecektir.

Nermin AYDINLI

Yorumlar

  1. Sayın AYDINLI,
    İctimai hassasiyet insanın naturasında her zaman vardır ve var olmaya da devam edecektir. Günümüz insanı ile yakın geçmişte ve geçmişte yaşayan insanlar arasında fark, insanın baş döndüren fenni hızlı gelişmeler ile birlikte sosyal ağ denilen internet ortamındaki sitelerde yer alan ve denetlenmeyen bilgi çokluğu ile kendisinin bilgi hazinesi zanneden ve internet ortamı olmadan önce kendisine idol olan şahsiyetlere şimdi değer vermemesi ve onları avamdan görmesinden kaynaklanan bir düşünce tarzıdır.
    Bu düşünce şu an bizi ictimai değerlerimizden uzaklaştırmıştır.
    Ne zaman topluma yön veren alim, şahsiyetli ve vakur kişiliklere değer verip onların gösterdiği ya da işaret ettiği yolda gitmeye gayret edersek o zaman duyarlı ve sadece önce kendinisi değil önce birlikte yaşamak zorunda kaldığı insanları düşünen bir kişiliğimiz olacaktır.
    Bunu sağlamak pek zor değildir. Sadece orta yaş neslin, hem kendinden önceki nesle hem de kendinden sonraki nesle iyi bir köprü vazifesini yerine getrimesi gerekmektedir. Bu da mümkün olmayan bir iş değildir.
    Saygılarımla.
    Cihannüma

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...