Ana içeriğe atla

Kayıtlar

5 - Gözü Açılmış bir Türk - 5

Gözü Açılmış bir Türk- 5 Sami, telefonun ucunda Hulusi beyin sesini duyunca bir huzur hissetti. -Hulusi bey, sesinizi duyana kadar yaşadığınıza inanamadım doğrusu. -Merak etme delikanlı, biz eski toprağız. -Fakat, bir patlama sesi duymuştum, telefon konuşmamız kesilmeden hemen önce. -Arabaya dikkatlice bakmak için yanaşmıştım. Yanıp sönen ışığı farketmemle, kendimi geriye atmam bir oldu ama telefonu düşürmüşüm. -Geçmiş olsun. Gazetelere hiç bir haber yansımadı. -Bir sonuç elde etme durumumuz/ihtimalimiz yokken kendimi deşifre ettirecek bir habere izin verir miyiz sanıyorsun. Gerekli tedbirleri aldık. Neyse..., sen köşe yazılarına devam ettin bu arada. -Evet, yakalanma ihtimaline karşılık, bir kaç arkadaşı organize ettim, ona mail at, o diğerine fakslasın filan derken şu ana kadar atlattık. Yine de köşe yazılarımın kapatılmamasına şaşırdım. -Merak etme , bundan sonra da kapatılmayacak. -Hayırdır, ölüm emri var diye köşe bucak kaçarken ne değişti. -Birincisi, senin hakkındaki emri araştı...

Say Son Noktayı Koydu

Fazıl Say geriye sayımı durdurdu. Bugün gidecek yarın gidecek diye beklerken en son görüldüğü Atatürk Havalimanında kendisine yöneltilen 'Bu gidiş o gidiş mi?' sorusu için “Öyle bir gidiş olmayacak. Ben öyle bir gidişten bahsetmedim. Hatırlarsınız yanlış bir tercüme olduğunu söylemiştik" diye konuştu. Demeki karanlıklara gömüldüğüne inandığı Türkiye'nin bir yerlerinde yeniden ışık gördü. Sayın Say'ın Batı'ya göç etmekten vazgeçmesi isabetli olmuş, zaten Cemil MERİÇ de demişti; "Işık Doğudan Gelir". Gündeme yansıyan haber; DHA Ünlü sanatçı Fazıl Say bir Alman dergisine verdiği “Türkiye’yi terk edebilirim" demecinin ardından Türkiye’de başlayan tartışma için son noktayı koydu. Atatürk Havalimanı’nda gazetecilere bir açıklama yapan ünlü piyanist "Öyle bir gidiş olmayacak. Ben öyle bir gidişten bahsetmedim" dedi. Fazıl Say, Air France Havayolları ile saat 15.25’te Paris’e gidişinden önce dergiye verdiği röportajda yanlış bir tercüme olduğ...

Biri küçük, iki kedi

Biri küçük, iki kedi -Adam iş çıkışı yorgun argın evine varmıştı. Hanımı kapıyı açtığında şaşkın baktı; -Hayırdır bey, bu palto nerden çıktı. -Bu gün aldım. -Hani çocuğa çanta alacaktın, para anca yeter demiştin. Bak, defter kitaplarını poşetle götüren bir o var koca sınıfta. -Ben çocuğumun gönlünü alırım merak etme. Bir an durdu, biraz üzgün baktı hanımının yüzüne; -İş yerinde laf oldu, soğukta bile ceketle gitmem, utandım. İnan istediğimden değil. Hanımı yol verirken sordu; -Kaça mal oldu kim bilir, bu kadar pahalısını alman gerekir miydi ? Adam gülümsedi; -Şansım yaver gitti, itfaiyeden ucuz bir kullanılmış palto arıyordum. Bunu satan adamla karşılaştım, açıkçası cebimdeki paraya göre ucuz bir şeyler sordum, tuttu bunu çok ucuza verdi. -Aman bey, çalıntı filan olmasın. -Aklıma geldi, çekinerek sordum. Bazı zenginler alıp, sıkılınca eski niyetine satıyormuş bu adamlara. Şöyle bir baktı hanımına; -Ne yapayım hanım, adamı sorguya mı çekeyim. Ortalıkta zabıtası da var, polisi de. -Ne bi...

4 - Gözü Açılmış Bir Türk - 4

… Herkes derin sessizliğe gömülmek üzereyken, birisi alaycı alaycı; -Sami'nin köşesindeki son yazıya bak, aklı sıra şiir yazmış. Sami dikkatle baktı; -Ne yazmış? - " Düşerse başın dara, Hulusi'yi ara " böyle ciddi bir yazının sonuna konacak şiir mi bu. Sami'nin gözlerinde bir ümit ışığı parladı "Hulusi amca yaşıyor demek ki" diye düşündü. Ayağa kalktı, -Acele bir yere yetişmem gerek. Çok güzel bir sohbetti, istifade ettim, sağolun. Sami hızla kafeden çıkarken, peşinden süzülen gölgeyi farketmemişti. Sami, Hulusi beyin yaşadığını ve yazısının sonuna eklediği dizeyle, kendisini araması için mesaj gönderdiğini düşünüyordu. Bu düşünceler içinde, yine de tedbirli olmaya çalışarak telefon kulübesi aramaya başladı. ‘Yakalanırım’ endişesiyle, ortalıktaki telefon kulübelerini kullanmak istemiyordu. Sonunda biraz kutuda kalan ve loş bir ışık altındaki dar sokaktaki telefon kulübesine yürüdü. Beş-on saniye sonra takip eden gölge de aynı sokağa girdi. Takip edildiği...

3 - Gözü Açılmış Bir Türk - 3 

3 - Gözü Açılmış Bir Türk - 3 29-Ekim kutlamaları, son terör saldırılarının etkisiyle, şehit olan askerlerin ruhlardaki acısıyla daha bir farklı, daha bir duygulu kutlanıyordu bu sene. Terörün amaçladığının aksine, millet daha bir dayanışma, daha bir birlik-bütünlük içine girmeye başlamıştı. Fakat bu hassasiyet bazen, “ Ben senden daha çok ülkemi seviyorum ” gösterisine de dönüşüyor. Bu gösteri şekli akıl-mantık-anlayış-hoşgörü gibi güzellikler dahilinde olduğunda, bir gülümseme cevap oluyordu. Bu güzelliklerin dışına çıkıldığında, bir bağnazlık şekline dönüştüğünde nahoş durumlar da ortaya çıkıyordu. Tıpkı, asansördeki yaşlı adamın öfkesinde olduğu gibi. Yaşlı adam elindeki bayrağı, başörtülü genç kadına doğru sallayan başı açık kıza öfkeyle söylendi ; -Sen bayrağımızı bize doğru sallayarak ne demek istiyorsun. Biz bayrağımızı vatanımızı senden az mı seviyoruz zannediyorsun ? Yaşlı adam bunları söylerken, biraz da öfkeyle, göğsündeki madalyayı da kıza işaret ediyordu. Bayrağı sallayan...

Gözü Açılmış Bir Türk - 2

    Sami, Jack'ten öğrendiklerini kolay okunur bir öykü formatına sokup gazetesindeki köşesinde yayınlamıştı. Şimdi, biraz da endişeyle tepkileri bekliyordu. Sabahın erken saati olduğu halde fazla beklemedi, kapıdan asık bir suratla yazı işleri müdürü girdi;     -Sami bey aslında ben sizinle konuşmak istiyordum ama yazınızın etkisi sanırım beni de aşacak ki, patron doğrudan aradı ve sizinle konuşmak istiyor. Benim odamdan arayın.     Sami, yazdıklarının arkasında da olsa, başını epey ağrıtacak bir aşamanın başlayacağını biliyordu. Ayağa kalktı;     -Şimdi burdan ararım müdür bey.     -Anlamadınız sanırım, benim odamdan ve dinlemeye karşı parazit korumalı olduğundan kırmızı telefonla aramanız gerekiyor.       Sami, olur manasında başını salladı. Odadan çıkmadan masasına 'veda eder gi...