Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Devlet çözüm bulur, pazarlık yapmaz!

Yazıma başlarken acaba, şehitlerimiz üzerinden ‘şehit edebiyatı mı yapıyorum’ diye çok düşündüm! Fakat en başta bir anne olarak kendimi Mehmetçiklerimize karşı sorumlu hissettim. Bu çocuklar bizim çocuklarımız… Analar artık ağlamasın derken, ülkemiz üzerinde çıkarları olanların haince isteklerine boyun eğilmesi değil elbette! Bunun bir çözümü olmalı ve olmalıdır da! Sürekli gelen şehitlerimiz yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Şehitlerimizin arkasından klasik törenler ve birkaç cümlelik taziye sözcüklerine artık itibar edilmez oldu. Hani denir ya, “ateş düştüğü yeri yakıyor” diye aynen o hale geldi. Bir radyonun çalan müziği kesmeden şehit haberini vermesi içi mi öyle bir acıttı ki, o anda insanlığımdan utandım! Ölümlerden, hele hele gencecik fidanların yok olmasından etkilenmeyen insan mı dır acaba! Sızlanmaya devam mı edelim, yoksa ülkemizin en büyük sorunu olan terör belasına çözüm mü isteyelim. Çözüm derken; eli kanlı vatanı bölmek, parçalamak isteyen hainlerl...

Vatandaşın vay haline!

Cumhuriyet bayramında yüz binler Anıtkabir’e akın edince ortalık toz duman oldu. Vatan sevgisini, Atasına duyulan minnet duygularını göstermek isteyen ve sadece ellerinde bayrak olan yurtseverler ne kadar acıdır ki suçlu ilan edildiler! Bayram coşkusuyla çoluk çocuğuyla, genci yaşlısıyla alanları dolduran binlerce kişi biber gazının arkasından tanzikli su ile ıslanmasına rağmen polise karşı taşkınlıkla cevap vermedi. Oraya gelenler biliyor ki, orada görevli polisler onların evlatları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin polisleriydi… Gerek vatandaşın duyarlılığı, gerekse polisin esnek davranmasının söylenmesi olası bir facianın önüne geçilmiş oldu! Ortalığın karışmasını bekleyenler yüzbinlerce kişinin bayraklarıyla ANITKABİR’e gittiğini görünce hayal kırıklığına uğradılar. Vatan sevgisi böyle bir şey demek! Ülke gündemine oturan çift başlılık polemiği ile Türkiye’de ki tıkanmışlığın başkanlık sistemi ile çözüleceği görüşü tartışmaya açılmış oldu. Bu olanlar Türkiye’de siyasi...

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

Ülkemizde son 10 yıldır CUMHURİYET’e karşı sinsi ve planlı bir yıpratma kampanyasının yürütüldüğü aşikardır. Bugün gelinen nokta ise içler acısı olup, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ile ilgili açıklamalar halkı tehdit eder cinsinden. Tarihimize kısaca bir göz attıktan sonra tekrar bu konuya döneceğim! Tarihler boyu destanlar yazan ve dünya’ya hakim olan Türkler, hasta adam denilen Osmanlının küllerinden tarih de benzerine rastlanmayan zaferle yeniden doğmuştur. On altı imparatorluk, yüzü aşkın devlet kuran Türkler, devlet yapısı içinde pek çok etnik unsur barındırmasına rağmen birlikte yaşamayı başarmıştır. Sadrazam Reşit Paşa 16 Ağustos 1838 de İngilizlerle İngiliz Ticaret antlaşmasını imzaladıktan sonra Osmanlı iç pazarı tamamen yabancılara açıldı. Milli ekonomi kalktı, gümrük vergileri düştü, ülke ucuz ithal eden mallar cenneti oldu. Savaş ve yeni yaşam tarzı nedeniyle Osmanlı hep borçlandı ve ihtiyacı olan parayı Avrupa para piyasalarında buldu. Avrupalı kendi ülkel...

ACININ ÇIĞLIĞI

Dünya emperyalizmin kollarında can çekişiyor! Egemen güçler demokratikleşme safsatasıyla yoksul ve mazlum milletler üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyor. Paylaşılamayan dünya üzerinde kıyasıya rekabet, kıyasıya savaşlar devam ediyor … Açlık, sefalet, gözyaşı ve kan! Aldıkça alan, gözü doymayan, kapitalist çarkın dişleri arasında yok oluyor hayatlar… İnsanlık yitirilmiş, zalimler dünya’ya hakim olmuş. Çarkın dişlileri döndükçe çığlıklar arşın olmuş göklere yükselmiş! Acının çığlığını duyan yok! Adalet rafa kaldırılmış, insanlık onuru hatırlanmaz olmuş, kim haklı, kim haksız bilinmez olmuş, tarih ise sayfalara hapis olmuş! Vicdan cüzdan arasında sıkışmış, dolmak bilmeyen küpler taştıkça taşmış, iblisin bile korktuğu adem oğulları dört bir yanı sarmış! Savaş çığlıkları arasında çocuklar kaybolmuş, masumluk karinesi çiğnenmiş, küpler doldurulmaya ant içilmiş! Yiyin efendiler, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yiyin. Doldurun küpleri efen...

TERÖR LAFLA DEĞİL, KARARLI MÜCADELE İLE BİTİRİLİR…

PKK terör örgütü her gün can almaya devam ediyor. PKK’nın uzantısı meclisteki temsilcisi olan BDP’lilerin açıkça Türkiye Cumhuriyeti Devletine meydan okurcasına ‘Kırsal kesimdeki tüm yolların PKK’nın denetiminde olduğu ve müzakereye geçilmesinin gerektiği’ şeklindeki açıklamaları ile ülkemiz sadece terör ile mücadele içinde olmadığını, bazı bilinmez denklemlerle uğraşıldığını göstermektedir. Şehit kanlarıyla beslenen PKK, dış güçlerin ve ülkemizde ki işbirlikçilerinin destekleriyle iyice çığırından çıkmıştır. Aldığı görevleri harfiyen yerine getirerek ülke de kargaşa ve istikrarsızlıkla halkın arasında infial yaratmaya çalışması bazı siyasilerin, bazı yorumcu ve yazarların istikrar için müzakere yapılmasının gerektiğini söylemektedir. Müzakere kiminle ve ne şartlarda yapılacak bunu nedense açıkça dillendirememektedirler. Peki çözüm nedir? Kürt şovenizmi PKK’nın kanlı eylemleriyle desteklenirken, kendini aydın diye niteleyenler tarafından, başta masum gibi gösterilen Kürtçe eğitim...

KISMEN ÖZGÜR...

Sorunlarımız çığ olmuş vatandaş ise suskun, tepkisiz veya korkudan ne yapacağını bilmiyor! Türkiye Şehitlerine ağlıyor! Kimi sessiz tepkili, kimisi ise bayrağını alıp sahiplenmeye çalışıyor. Popiler kültür denilen illet sarmış ülkemizi. Medya verilen görevi layığı ile yapıyor ve günleri lay lay lom’la geçiştiriyor. Ülkemiz kaynıyor! Korku sarmış insanları ‘bana dokunmayan bin yaşasın’ diyerek perde aralığından izler olmuş olanları! Afyon’da ki patlama halen muamma! Şehitlerimizin cenaze törenleri yapıldı mı bileniniz var mı? Ailelerin feryatlarını duyanınız var mı? Evlatlarının paramparça olduğunu bilmek ne kadar acı değil mi? Bunun sorumluları kimse ortaya çıkmalı elbette! Lakin, kelime kalabalığı yapılmadan iktidarı ve muhalefeti birbirlerini suçlayıcı ifadeler yerine bir an evvel olay aydınlatılmalı ve acılı ailelerin yaraları sarılmalıdır. Yeter artık! Bu çocuklar bir bir hayattan koparılıyor neden? Bunun vebali çok ağır! Şunun da bilincindeyiz elbette; hainler terörü...

DEĞİNMEYELİM!

Ülkemiz mahşer yeri, her yer kan kokuyor. Yetkililerce yapılan açıklamalar ise inandırıcı değil, nerdeyse ‘olağan bunlar, ne feryat figan ediyorsunuz’ niteliğinde! Doğu, güney doğudan gelen şehit haberleri derken, Afyon’da ki TSK’nın mühimmat deposunda ki patlama sonucu 25 askerimizin şehit haberi yüreklerimize ateş düşürdü. Bu bir facia! Korkunç! Ulusal Kurtuluş savaşında önemli bir yeri olan Afyonkarahisar bugün kan gölüne döndü. Bu patlama şüphelerle dolu! Hele hele şehitlerimizin tane olarak anılması ne kadar incitici değil mi? Günlük sorunlarını unutan insanlar kaygı ve endişe içinde. Arap baharının sonucu sanki ülkemizin üzerinde estirilmeye başlandı ve bilerek psikolojik savaşla halkın umutlarının yitirilmesi isteniyor! Hiç değinmeyelim! Ülkenin ekonomik durumuna. Değinmeyelim! Vatandaşın geçim derdine. Değinmeyelim, Lozan’da yapılamayanın bu gün savaşsız bir şekilde ülkemiz topraklarının bir bir yabancılara nasıl peşkeş çekildiğine! Olmayan Kürt sorunu ve demokratik...