Ana içeriğe atla

Kayıtlar

AH BE ŞEHİDİM!

Meğerse 30 yıldır PKK terör örgütüyle yapılan mücadele İmralı’da yatan hain içinmiş! Ah be şehidim üzülme her şey güzel olacakmış! Anaların ağlamaması, şehit kanının durması sadece buna bağlıymış. Ah be şehidim size bakacak yüzümüz yok! ‘Yeter ki kan dursun’ da PKK’nın istedikleri olsun gibi şeyler insanların bilincine yerleştirilmeye çalışılıyor.  Ah be şehit anası, sen bunun için mi göz yaşı döktün, kan içtin kızılcık şerbeti dedin! İmralı’da yatan katilin bütün konforu düşünülüyor, plazması da konmuş, eh hadi bakalım bundan sonra İmralı’yı 5 yıldızlı değil, 10 yıldızlı Palas otel yapmaya ne dersiniz? Ah be şehidim, ah be Mehmetçiğim bizler sizlere sahip çıkamadık ne yazık ki! Kahramanların hain, hainlerin kahraman olduğu bu dönemde sustuk, ‘Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ dedik ve kafamızı kuma gömdük. Ve; terörist başı da her türlü konforu hak etti! Çünkü, adam PKK terör örgütü lideri ve 30 bin kişinin katili değil! Ülkeyi bölmeye çalışmadı. Hain...
İNSAN HAKLARI ve KADINA ŞİDDET PANELİ… etanik@egm.gov.tr Gün geçmiyor ki; insan hakları ve kadına şiddet sözleri duyulmasın. O kadar alışmışız ki bu haberler. Ne zaman televizyon açılsa, mutlaka tecavüz, terör, cinayet, kavga, savaş ve buna benzer şiddet içeren bir çok olayın haberi yayınlandığı görülüyor... Gazetelerde aynı şekilde. Bu şiddet içeren olaylar adeta bu şekilde insanların benliğine işleniyor, bütünleştiriliyor. Sanki yaşamın bir parçasıymış gibi… Evet, gündemi ziyadesiyle meşgul eden; insan hakları ve kadına şiddetle ilgili Çankırı Dernekler Federasyonu Kadın kollarınca, 15.12.2012 günü düzenlenen PANEL de, konularında uzmanlaşmış birbirinden değerli konuşmacılar vardı. Günlerce duyurusu yapılan böyle önemli bir panele çoğunluğu erkek olmak üzere toplam 50 civarında katılım olmuştu. Konuşmacılar önce insanın doğarken sahip olduğu, yaşama, sağlık,eğitim,mülk edinme, seyahat, haberleşme, savuma, hak arama, seçme seçilme, özel yaşamın gizliliği,...

MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELE ŞART!

Havaların soğumasıyla siyasi çıkışlarla gündem öyle bir ısındı ki insanları şaşırtan cinsten! Evet, 30 yıldır süregelen terör belası nice ocaklar söndürdü. Türk Milleti ülkesinin huzuru için terörün bitmesini, buna çözüm bulunmasını istedi ve istemekte de haklıydı. Fakat, terör örgütüyle müzakere edilerek değil! Barış için suçlularla masaya oturulması, devletin biz bu işte başarısız olduk demek değil mi dir? Zamlar, görevden alınmalar, yoksulluk, sonuçlanamayan mahkemeler bir kenara bırakıldı. Özellikle verilen şehitlerin unutularak PKK terör örgütü lideri olan katil ile çözüm arayışına girilmesi vatandaşın canını yaktı! Ayrıca, kendilerini çözüm yanlısı olarak belirtenler ekranlarda ahkam kesenler tek çözümün bu olduğunu savunuyor ve vatandaşın da inanması isteniyor… Terörle müzakere edilmez diyenler, barışı ve çözümü engellemekle suçlanıyor. Havaların soğumasıyla iyice köşeye sıkışmış olan   terör örgütüne, bütün bu olanlar nefes aldırmaktır. Zaman tanımaktan baş...

Devlet çözüm bulur, pazarlık yapmaz!

Yazıma başlarken acaba, şehitlerimiz üzerinden ‘şehit edebiyatı mı yapıyorum’ diye çok düşündüm! Fakat en başta bir anne olarak kendimi Mehmetçiklerimize karşı sorumlu hissettim. Bu çocuklar bizim çocuklarımız… Analar artık ağlamasın derken, ülkemiz üzerinde çıkarları olanların haince isteklerine boyun eğilmesi değil elbette! Bunun bir çözümü olmalı ve olmalıdır da! Sürekli gelen şehitlerimiz yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Şehitlerimizin arkasından klasik törenler ve birkaç cümlelik taziye sözcüklerine artık itibar edilmez oldu. Hani denir ya, “ateş düştüğü yeri yakıyor” diye aynen o hale geldi. Bir radyonun çalan müziği kesmeden şehit haberini vermesi içi mi öyle bir acıttı ki, o anda insanlığımdan utandım! Ölümlerden, hele hele gencecik fidanların yok olmasından etkilenmeyen insan mı dır acaba! Sızlanmaya devam mı edelim, yoksa ülkemizin en büyük sorunu olan terör belasına çözüm mü isteyelim. Çözüm derken; eli kanlı vatanı bölmek, parçalamak isteyen hainlerl...

Vatandaşın vay haline!

Cumhuriyet bayramında yüz binler Anıtkabir’e akın edince ortalık toz duman oldu. Vatan sevgisini, Atasına duyulan minnet duygularını göstermek isteyen ve sadece ellerinde bayrak olan yurtseverler ne kadar acıdır ki suçlu ilan edildiler! Bayram coşkusuyla çoluk çocuğuyla, genci yaşlısıyla alanları dolduran binlerce kişi biber gazının arkasından tanzikli su ile ıslanmasına rağmen polise karşı taşkınlıkla cevap vermedi. Oraya gelenler biliyor ki, orada görevli polisler onların evlatları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin polisleriydi… Gerek vatandaşın duyarlılığı, gerekse polisin esnek davranmasının söylenmesi olası bir facianın önüne geçilmiş oldu! Ortalığın karışmasını bekleyenler yüzbinlerce kişinin bayraklarıyla ANITKABİR’e gittiğini görünce hayal kırıklığına uğradılar. Vatan sevgisi böyle bir şey demek! Ülke gündemine oturan çift başlılık polemiği ile Türkiye’de ki tıkanmışlığın başkanlık sistemi ile çözüleceği görüşü tartışmaya açılmış oldu. Bu olanlar Türkiye’de siyasi...

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

Ülkemizde son 10 yıldır CUMHURİYET’e karşı sinsi ve planlı bir yıpratma kampanyasının yürütüldüğü aşikardır. Bugün gelinen nokta ise içler acısı olup, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ile ilgili açıklamalar halkı tehdit eder cinsinden. Tarihimize kısaca bir göz attıktan sonra tekrar bu konuya döneceğim! Tarihler boyu destanlar yazan ve dünya’ya hakim olan Türkler, hasta adam denilen Osmanlının küllerinden tarih de benzerine rastlanmayan zaferle yeniden doğmuştur. On altı imparatorluk, yüzü aşkın devlet kuran Türkler, devlet yapısı içinde pek çok etnik unsur barındırmasına rağmen birlikte yaşamayı başarmıştır. Sadrazam Reşit Paşa 16 Ağustos 1838 de İngilizlerle İngiliz Ticaret antlaşmasını imzaladıktan sonra Osmanlı iç pazarı tamamen yabancılara açıldı. Milli ekonomi kalktı, gümrük vergileri düştü, ülke ucuz ithal eden mallar cenneti oldu. Savaş ve yeni yaşam tarzı nedeniyle Osmanlı hep borçlandı ve ihtiyacı olan parayı Avrupa para piyasalarında buldu. Avrupalı kendi ülkel...

ACININ ÇIĞLIĞI

Dünya emperyalizmin kollarında can çekişiyor! Egemen güçler demokratikleşme safsatasıyla yoksul ve mazlum milletler üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyor. Paylaşılamayan dünya üzerinde kıyasıya rekabet, kıyasıya savaşlar devam ediyor … Açlık, sefalet, gözyaşı ve kan! Aldıkça alan, gözü doymayan, kapitalist çarkın dişleri arasında yok oluyor hayatlar… İnsanlık yitirilmiş, zalimler dünya’ya hakim olmuş. Çarkın dişlileri döndükçe çığlıklar arşın olmuş göklere yükselmiş! Acının çığlığını duyan yok! Adalet rafa kaldırılmış, insanlık onuru hatırlanmaz olmuş, kim haklı, kim haksız bilinmez olmuş, tarih ise sayfalara hapis olmuş! Vicdan cüzdan arasında sıkışmış, dolmak bilmeyen küpler taştıkça taşmış, iblisin bile korktuğu adem oğulları dört bir yanı sarmış! Savaş çığlıkları arasında çocuklar kaybolmuş, masumluk karinesi çiğnenmiş, küpler doldurulmaya ant içilmiş! Yiyin efendiler, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yiyin. Doldurun küpleri efen...