Ana içeriğe atla

BIRAKIN ÇİMLER KURUSUN

BIRAKIN ÇİMLER KURUSUN Başta İstanbul olmak üzere, su sıkıntısının had safhada olduğu ülkemizde, öncelikle kamu görevlilerimiz olmak üzere, bütün halkımızı su konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. Bizlere, çocuklarımız ve torunlarımız tarafından emanet olarak bırakılan doğal ve kültürel çevreyi korumak, hepimiz için vatandaşlık ve insanlık borcudur. Aşırı tüketim alışkanlıklarının bir çok çevre sorununun temelini teşkil ettiği günümüzde; kaybedilen insan sağlığının parayla geri kazanılamadığı gibi, kaybedilen çevre sağlığının da parayla satın alınamayacağı herkesçe bilinmesi gereken bir gerçektir. Yaz mevsiminin girdiği, sıcakların arttığı; suların çekilmeye, otların kurumaya başladığı şu günlerde, bir taraftan bilinçsizce ve hoyratça kirletilen diğer taraftan israf edilen kaynaklarımızın başında su gelmektedir. Biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan su, bütün canlı hayatı için büyük bir öneme sahiptir. Dünyamızın %70'ini kaplayan suyun ancak %0.3'ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir. Susuz yaşanamayacağına göre; su kaynaklarımızı verimli ve bilinçli kullanmak, geleceğimizi ve gelecek nesillerimizi korumak ve kurtarmak anlamına gelmektedir. Evimizdeki veya işyerimizdeki bir musluk veya rezervuar su sızdırıyorsa yılda en az 12-13 ton su boşa akıyor demektir. Hal böyle iken; park ve bahçelerde, ev ve işyerlerinde, hortumla ölçüsüz biçimde yapılan bahçe sulamalarında; halı, balkon, otomobil yıkamalarında meydana gelecek su kayıplarının ürkütücü rakamlara çıkacağı malumdur. Tasarrufu ön plana almadan yapılacak bütün çözümler ile ancak günü kurtarmak mümkün olabilir. Su sıkıntısına çözüm olarak sunulan ve sadece pahalı yöntemlerle kaynak üretmeyi hedef alan çalışmalar yerine, su konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerimizin mevcut kaynakları daha bilinçli ve etkili kullanma yöntemleri üzerinde çalışmaları daha uygun olacaktır.Unutulmamalı ki koruyucu hekimlik, tedaviden önce gelir. Gelecek nesillere saygılı, çevre dostu bir toplum oluşturma adına; sade yaşam özendirilmeli, bilinçli tüketim teşvik edilmelidir. Su kaynaklarımızı özenle koruyacak, her bir su damlasını en az iki kere kullanacak projeleri hep birlikte geliştirmeli ve yaygınlaştırmalıyız. Bu amaçla: 1- Belediyeler ve bağlı kuruluşları tarafından, evlerde ve işyerlerinde suyun nasıl daha verimli kullanılacağına dair danışma merkezleri oluşturulmalı ve bu merkezlerde halka verilen bilgiler aynı zamanda web sayfaları aracılığı ile de halka duyurulmalıdır. 2- Tüketiciler bilinçlendirilmeli; musluk, duş başlığı ve rezervuar satın alırken nelere dikkat etmeleri gerektiği öğretilmeli, evlerde su kaçaklarının nasıl tespit edilmesi gerektiği anlatılmalıdır. 3- Suyun bedeli israfı önleyici ve tasarrufu teşvik edici yönde, doğru olarak belirlenmelidir. 4- Kamu yararına kullanılan ortak mekanlarda su sızdıran musluk ve rezervuarların periyodik olarak denetim, takip ve tamiri yapılmalıdır. 5- Yol kenarları ve parklardaki fidan sulamaları ile konut alanları ve işyerlerindeki sulama işlemlerinde kullanılan vahşi sulama yöntemleri terk edilerek, hızla ekonomik sulama yöntemlerine geçilmelidir. 6- Halkın çoğunluğu tarafından içme suyu olarak kullanılan şebeke suları ile park, bahçe ve çim sulamaları terk edilerek, arıtılmış atık sularının kullanımı teşvik edilmelidir. 7- Boşa giden yağmur suyundan istifade yöntemleri geliştirilip, yaygınlaştırılmalı; yer altı su kaynaklarının korunması ve zenginleştirilmesi amacıyla yeşil alanlar (toprak zeminler) arttırılmalıdır. 8- Yağmur suyu şebekeleri ile pis su şebekeleri mutlaka ayrılmalı; yağmur sularının atık su şeklinde zayi edilmesi ya da denizlere akması önlenmelidir. 9- Su kaynaklarını koruma ve zenginleştirme yöntemlerini teşvik edici; kaynak israfını önleyici mevzuat çalışmaları yapılmalı ve uygulamaya geçilmelidir. Yukarıda sayılanlara ilave olarak yerel yönetimlerin, bu alanda uzman akademisyenlerin de desteğini alarak, hem yöreye ait yeni ve doğru yaklaşımlar geliştirmesi, hem de bu yaklaşımları eğitimciler ve gönüllü kuruluşlar aracılığıyla gerek topluma ve gerekse geleceğin mirasçısı olan çocuklarımıza ulaştırması gerekmektedir. Televizyonlardan “hava durumu” izler gibi “barajların doluluk oranları”nı takip ettiğimiz şu sıcak günlerde, “Su Tasarrufu”nun önemine bir kere daha vurgu yapmak amacıyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Dairesi eski başkanı ve şu anda Hatay milletvekili olan Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün hazırladığı, %35’e varan su tasarruf yöntemlerini içeren notlar kitapçık haline getirilerek www.cekud.org internet sitemizde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

Saygılarımızla,
ÇEKÜD ÇEVRE VE KÜLTÜR KURULUŞLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...