Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANADOLUDA KADIN OLMAK ÇOK ZORDUR

Anadolu da kadın olmak zordur hem de çok zordur.Şehirli hanımlar gibi değildir yaşantıları.Onlar 3 oda,bir salon,sıcak sulu banyo ve mutfakları yoktur.Çocuklarının çalışma odası, misafirlerini ağırlayacakları misafir odası yoktur.Komşularıyla saat.10.00’lar da ve ikindi saatlerinde çay ve kahve keyfi yaparken dedikodu yapacakları zamanları yoktur.Kocalarına kaprisleri hele hiç yoktur.ANADOLUDA KADIN OLMAK ÇOK ZORDUR… Acaba kendimize sorduk mu Anadolu da kadın olmak nasıl bir olgu diye?Kendimizi onların yerine koyarak empati kurduk mu? İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası kadının yerini hangimiz düşündük?Biz normal yaşantı içinde olanlar,’kadın kadındır,erkek erkektir’ teziyle büyütüldük ve bunu böyle kabul ettik.Kadının rolü belirlenmiş, bunun dışına çıkmak ise yanlış ve günah olarak nitelendirilmiştir.Kadın İslamiyet de her ne kadar kutsal olarak nitelendirilmişse de hane içine ve ailesine mahkum edilmiştir.Zaten cennette Havanın Ademi kandırıp yasak elmayı yedirmesiyle erkekleri kan...

Gözü Açılmış Bir Türk-10 - - S O N - -

9 - Gözü Açılmış Bir Türk - 9...Yazar : Ahmet Ünal ÇAM Hulusi beyin elemanlarından ayrıldıktan sonra, Sami ile birlikte bir arkadaşının evine geçmişti. Şifreli bir kapı çalıştan 2-3 dakika sonra eve girmişlerdi. Ev sahibi, duruma alışkın gibiydi. ‘Hoş geldiniz / hoşbulduktan’ başka söz konuşulmadan, kendilerine gösterilen odaya çekilmişlerdi bile.          Hulusi bey;          -Sami, gazeteye makale gönderecek misin ?          -Çok yorgunum. Gazeteye yedek makaleler bırakmıştım. ‘Sorun çıkar da yazı gönderemezsem, bunlardan yayınlayın’ diye.          Hulusi bey, fakir gecekondunun perdelerini aralayıp, gayri ihtiyarı karanlığı süzdükten sonra;          -Bu geceki sorgudan umarım faydalanmışsındır.      ...

Gözü Açılmış Bir Türk – 9

Yeni Sayfa 1 Sami yolda, arka koltuğa geçmiş uyukluyordu. Hulusi bey, Ankara girişinde arabayı, Batıkent levhasına doğru döndürdüğünde, Sami gözlerini yeni açıyordu. -Hulusi bey, şehir merkezine giden yoldan çıktınız. -Biz, yolu takip etmek için değil, yol bizi hedefe götürmek için vardır. -Haa !.... Şey, aslında anlamadım. -O yol bizi Ankara şehir merkezine götürür ama biz oraya gitmeyeceğiz ki. -Az daha gayret etsem anlayacakmışım, tüh !.. -Uykuyu almış gibisiniz. -Ne demezsiniz. Beni boş verin de siz uykusuzluğa nasıl dayanıyorsunuz. -Millet olarak epey uyumuşuz, birey olarak bari az uyuyalım. Sami, koltukların arasından ön koltuğa zorlukla geçtikten sonra. -Ben İstanbul’dan geliyoruz, sanıyordum ama siz Nirvana’dan galiba. Noldu ben uyurken, benliğinize yolculuk yapıp, Nirvana’ya mı ulaştınız. -Hayır çekirge. -Ya Hulusi bey, gidiyoruz ama ben hala tam anlayamadım, ‘Tersine sorgu filan’ nedir. -Az sonr...

En Mühim İşimiz: Berat Kandilimizin İhyası

En Mühim İşimiz: Berat Kandilimizin İhyası İlim, fikir ve gönül insanı Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan (Rh.A.) Hocaefendi’nin, İslam Mecmusaı’nın Ocak 1996 sayısı için kaleme aldığı başyazısını istifadenize sunuyoruz. Mübarek “üç aylar”dan Şâbân-i şerîf içindeyiz; Ramazan’a az kaldı. Hem onbir ayın sultanı ve mü’minlerin sebeb-i gufrânı Ramazan’ın heyecanı içimize düştü, hem de “Berat gecesi”nin telaşı gönlümüzü kapladı.Şaban ayı, Resûlullah (sas.) hazretlerinin ayıdır; Efendimiz bu ayda; geceleri sabahlara kadar ibadet ederdi; çok oruç tutardı. Hz. Âişe validemiz (ra.) sebebini sorunca buyurmuş ki;“Ya Âişe! Bu, melekü’l-mevte (Azrail) o sene içinde vefat edeceklerin isimlerinin yazdırıldığı aydır. Ben de ismimin ancak oruçlu iken kaydedilmesini seviyor ve istiyorum.” Ashâb-ı kirâm ve geçmiş evliyâullah büyüklerimiz bu ayda çok oruç tutar, çok Kur’ân-ı Kerîm okurlar, Peygamber Efendimize çok salavat getirirler, af ve mağrifet olunmak için onu tevessül edinirlerdi; zenginler zekâtlarını bu...

KADININ TOPLUMDAKİ YERİ

KADIN tarihin her evresinde Kadın olarak tanımlanmış,Kadın anadır.Kadın aileyi oluşturur.Kadınlara hep bir takım özellikler verilerek görevler biçilmiştir.Bu görevler aile tarafından benimsetilmiş.(Kız çocukları hep bebeklerle,erkek çocukları araba,silah vs. oyunlar oynar)veya “her hangi bir şeyde sen kızsın otur,o erkektir yapar” gibi sözlerle kız çocukları geri plana itilmiştir.Kadın kırılgan ve narin olma sebebiyle muhtaç durumdadır.Aileye bağımlıdır.Babalarının veya ağabeylerinin sözünden çıkmazlar.Evlendiğinde ise rol eşine verilmiştir.Söz sahibi olamayan kadın kendini ifade edemez ve kendine güvenemediği içinde pasifleşir.Evde kadın,tarlada kadın,iş alanında kadın,sosyal hayatta kadın.Yani yaşamın temelini oluşturan kadın her yerde.Kadın sevilir,kadın şiddete uğrar,terör cinayetlerine kurban gider.Kadın bedel öder,kadın berdel olur.Peki! KADIN sizce nedir?Yoksa,Duygu ASENA’nın kitabına konu olan Kadının adı mı yok!... Kadın tarihler boyu var olma savaşı vermiş ve haklarını almay...