Ana içeriğe atla

Aydınların (!) Karneleri?

Aydınların (!) Karneleri?

 

Hafta başında ilk ve orta dereceli okullar açıldı ve çocuklar ikinci yarıyıl için ders başı yaptı. İlk dönem sonunda alınan karneler öğrencilerin başarı ya da başarısızlıklarını gösteren nispi de olsa bir gösterge niteliğinde idi. Kimi öğrenci ve aileleri sevindi kimileri üzüldü.

 

Gazetelerde, televizyonlarda ve değişik ortamlarda uzmanlar konu hakkında yorumlar yaptılar. Zayıf dersi bulunan öğrencilere nasıl davranmak gerekir, ödüllendirme ve cezalandırma nasıl olmalı, öğrenciler çalışmaya nasıl teşvik edilmeli, başarı seviyesinin yükseltilebilmesi için nelere dikkat edilmeli vb konular konuşuldu, yazıldı, çizildi.

 

Karne; öğrencinin beli dönemlerdeki durumunu göstermesi açısından çok önemlidir. Çünkü bu sayede öğrenci, ailesi, öğretmeni ve ilgililer öğrencilerin durumu hakkında fikir edinirler. Karne sayesinde öğrencinin gidişatının başarılı mı, başarısız mı olduğunu kısmen de olsa görürler ve fikir sahibi olurlar. Buna göre başarı varsa ve ödüllendirmek gerekiyorsa ödüllendirilir başarısızlık varsa da değişik yöntemlerle bu başarısızlık giderilmeye çalışılır. Bu konular alanlarındaki uzmanların işidir.

 

Peki bir de aydınların (!) karnesi olsa durum nasıl olurdu acaba? Şimdi düşünelim aydınlar (hatta kendilerini apaydın, aydın ötesi, ultra aydın… olarak tanıtan demek daha doğru olabilir) yaptıkları yorumlar ve yazdıkları konusunda notları nasıl olurdu?

 

Öyle ya karne korkusu olmadan bugün başka şeyler söyleyip, yarın tersini iddia etmek kolay. Ama karneleri olsa ve yaptıkları yorumlar, yazdıkları yazılar ve dile getirdikleri görüşlerin doğruluğunu ölçen ve bunu dereceleyen bir kuruluş olsa durum değişir miydi? Nasıl ki; bir öğrenci yaptıklarının değerlendirileceğini bildiği için derslerine çalışmak zorunda ise aydınlar da yazarken, konuşurken, yorum yaparken karne korkusu ile daha dikkatli olurlar mıydı?

 

Buradaki karneden kastımız kesinlikle RTÜK benzeri bir yapı veya sansür değil. Tam tersine aydınlar yazabilmeli, konuşabilmeli ve görüşlerini açıkça dile getirebilmelidirler. Benim kastettiğim nasıl ki ülkelere kredi derecelendirme kuruluşlarınca kredi notu veriliyor buna benzer bir derecelendirme yapılsa faydalı olur mu olmaz mı? Pratik hayatta bunun faydalarını görebilir miyiz göremez miyiz? Bunun beyin jimnastiğini yapıyorum.

 

Mesela çeşitli yazılarında demokrasi dışı yolları savunan bir gazeteci demokratiklik konusunda zayıf not alsa ve demokrasi konusunda ahkam kesemese? Ya da demokrasi konusunda ahkam kesmeye başlarsa; birileri çıkıp, bırak kardeşim zaten o gazetecinin demokrasi notu zayıf çok kaale almaya gerek yok diyebilse?

 

Ne dersiniz sizce de güzel olmaz mı?

 

Not: Sizinde aklınıza alternatif değerlendirme ve dereceleme şekilleri geliyorsa yorumlara veya e-posta adresime yazmanızı rica ederim.

 


Hareket Halindeyken E-postanız ve Çok Daha Fazlası. Windows Live Hotmail'i Ücretsiz Edinin. Hemen kaydolun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...