Ana içeriğe atla

SEVGİ

İnsan doğası gereği sevgi dolu, şefkatli ve merhametlidir. Hangimiz ihtiyacı olan, yardıma muhtaç gördüğümüz insanlara yardım etmeyi düşünmeyiz. Ağlayanla ağlar, gülenle güleriz. Toplumlara göre bu değişir mi? Merhamet ve acıma duygusu her insanda aynımıdır? Dünya’nın gelmiş geçmiş bütün düşünürleri bencillik ve kendini beğenmişliği ayıplamış, sevgi, saygı ve şefkati övmüşlerdir. Sevgi, iyilik ve kötülük ayrımı yapmaz. İnsanoğlunun yapısında sevginin yanında hırs, öfke ve bencillik duygusu da vardır. Ayrıca aşırı sevgi de bencillik duygusunu yaratır. Yeri geldiğinde de zarar vericidir.

İyi ve güzel yaşam her insanın hakkıdır ama günümüzde böylemidir? Zayıf olan güçlü olanlar tarafından yönetildiği için geçmişten bu güne kadar güçlüler dünya üzerinde hakimiyet kurmuşlardır. İktidar ve Lider olma hırsı acıma duygusunu zayıflatmış sevgi ve merhameti unutturmuştur. Siyasal yönetimlerin kara delik misali her şeyi yutan, ihtiras, tamah ve aç gözlülükle hiçbir sınır tanımaz bir psikoloji içinde olmaları kardeşliği, dayanışmayı bir kenara bıraktırmış ve insanları ayrıştırmıştır.

Sevgilerin yerini hırs ve bencillik almış neredeyse insanoğlu insanlığını unutmuştur. Birlik ve beraberliği sadece kendilerinin güçlenmesinde kullanılmış olup, toplumsal iş bölümünü bile buna göre düzenlemişlerdir. Güçlü olanlar cazibe merkezi olmuş ve istemeden de olsa boyun eğdirme yetisini meşrulaştırmıştır. Sevgi ve saygı kavramının yitirilmesi kötülüklerin yaygınlaşmasına neden olmuş, adalet ortadan kalkmaya başlamış sınıflar arası uçurumlar oluşmuştur. İnsanların sevgisizliği huzursuzluk, mutsuzluk, korku, öfke, stres, bencillik ve kıskançlık gibi duyguları beraberinde getirmiştir. İnsanın kendi sevgisizliği, toplumsal sevgisizliği ve vatan sevgisizliğini meydana getirir. Ardından “bana ne” ve “kaybedecek neyim var” düşüncesiyle ülkenin sahip olduğu değerlerin yok olmasına aldırmayacak ve vatanını sahipsiz bırakacaktır. İnsanları aldatmak, onları aydınlatmaktan daha kolay olduğu için globalleşen dünya da ganimet avcıları her şeyi kılıfına uydurmayı başarmışlar, teknolojinin de yardımıyla güçsüzün güçlüye tebaasını sağlamaya çalışmışlardır. İnsan nefsi sınır tanımadığı için kendisinden başka diğerlerini düşünmeyen bencil insanlar bir başka tutkularının peşinde koşacak ve sahip olduğu her şeyden tatmin olmayacaktır. Kendisiyle barışık olan hangi makam ve mevkide olursa olsun aldatmadan, rol yapmadan insanlara sevgiyle bakar.”Yaratılanı sev, yaratandan ötürü” diyen Yunus Emre, “gel, ne olursan ol yine gel” diyen Mevlana ne güzel anlatmışlar sevgiyi, saygıyı, kardeşliği…

Türk ulusu olarak kimseye boyun eğmeden, öncelikle vatanımıza, milletimize, kendi değerlerimize, kültürümüze sahip çıkarak, yapmacıksız, doğru ve dürüst, sevgi dolu kimin ne olduğuna bakılmaksızın geçmişte olduğu gibi bu günde güçlükleri yenecek mücadele azmiyle dünya da var olduğunu herkese göstermeliyiz. Hiç bir şey için insanlıktan taviz verilmemelidir. Makam ve mevkiler gelip geçicidir. En kalıcı olan bu dünya da arkanda hoş bir seda bırakmaktır. Hiç birimizin yalan dolanla kaybedecek zamanı yoktur. Eğer bir toplum özgürlük ve bağımsızlığından taviz verirse, onurlu yaşamından da taviz vereceğini bilmesi gerekmektedir…

Onursuz ve gurursuz insanlar her şeyi içine sindirecek kadar sevgisiz ve anlayışsızdırlar…

“Türklerin vatan sevgisi ile dolu göğüsleri, düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima bir duvar gibi yükselecektir”,

“TÜRK MİLLETİ MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİKLE GÜÇLÜKLERİ YENMESİNİ BİLMİŞTİR.” M. Kemal ATATÜRK

03.02.2010
Nermin AYDINLI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...