Ana içeriğe atla

Bilmek mi daha önemli yoksa dinlenilmek (ya da anlatabilmek) mi?

Bilmek mi daha önemli yoksa dinlenilmek (ya da anlatabilmek) mi?

Bu sıralar aklımda başka konular vardı yazmak için ancak yakın geçmişte ve gün içinde yaşadığım bir olay beni bu yazıyı yazmaya yöneltti. Bu yazıyı yazmama neden olan bugünkü olayı sizlere aktarabilirsem bu başlığı neden attığımı zannederim anlatabilmiş olurum.

Çalıştığım firmada firma sahipleri sürekli olarak müşteri bulmak için yurtdışına gezi programları düzenlemenin gerektiğini düşünüyorlardı. Hatta işe başladığım ilk gün bazı ülkeler için gezi programı yapmam bile istendi. Ben de altyapısı oluşmadan gezi yapmanın firmaya çok getirisi olmayacağını söylüyordum. Ancak benim yaklaşım tarzım sanki yurtdışına çıkma konusunda isteksizlik gibi algılanıyordu. Hatta bu konuda aramızda soğuk rüzgarlar bile esiyordu.

Dış ticaret konusundaki tecrübelerime dayanarak firma sahiplerine şunu öneriyordum; bir ülkeye gezi düzenlemeden önce o ülkeyi araştıralım. Özellikle internet üzerinden yapacağımız firma tarama ve bulma çalışmalarıyla öncelikle firmalarla irtibat kuralım, ürünlerimize, fiyat seviyesine, kalite beklentilerine vb konulara yaklaşımlarını görelim. İlgili müşterinin ve ülkenin ürünlerimiz için potansiyel arz ettiği kanaatine varırsak ülke ziyareti yapalım. Sonuçta ülke ziyaretleri yorucu olsa da yeni yerler görme ve insanın ufkunun açılması adına çalışanlar içinde istenilen bir faaliyettir.

Fakat bu yaklaşım ve öneriler istenilen neticeyi doğurmadı. Ülkelerle ilgili genel çalışmalar yapılıp ülke ziyaretleri gerçekleştirildi ve 4-5 ülkeye iş gezisi düzenledi. Sonuç firma için kabarık bir seyahat masrafı ve gerçekleşen tatmin edici olmayan birkaç satış.

Hali hazırda da başka ülkeler için daha uzun süreli bir iş gezisi planı yapıyor ve bunun için yoğun şekilde çalışılıyordu ancak bugün firma sahiplerinden birisinin oğlu geldi ve bu şekil iş gezilerinin firma için çok uygun olmadığını bildirdi. Sonuç şaşırtıcıydı fikrini bu kadar değiştiren şey ne idi.

Cevap çok basitti aslında; bir arkadaşı ona bu tür iş gezilerinin firma için iyi olmadığını kendilerinin bu şekil bir iş gezisi düzenlemediklerini, bu şekilde uygun müşteri bulmanın pek olası olmadığını anlatmıştı. Benim aylardır anlatmaya çalıştığım ve anlatamadığım konuyu arkadaşı belki bir bardak çay içerken anlatmış ve firma sahibinin fikrini değiştirebilmişti.

Hayatta neyi ne kadar bildiğiniz ya da anlatabildiğiniz kadar karşınızdakinin sizi anlamaya ne kadar açık olduğu da önemlidir.

Ne güzel söylemiş Mevlana Hazretleri "Ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anladığı kadarsın...."

Saygıyla kalın

İbrahim ALİN

ibrahimalin@gmail.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...