Ana içeriğe atla

ERMENİ MESELESİ

Tarihte Ermeni meselesi ülkemizin en büyük sorunlarından birisidir. İsviçre’den sonra şimdi de Fransız Senatosu, “Ermeni soykırımının reddedilmesi suç sayılacak ve aksine hareket edenlere bir yıla kadar hapis ile 45 bin Euro para cezası verilmesi” ile ilgili tasarıyı kabul etti.

Özgürlüklerin beşiği olduğu söylenen Avrupa verilen bu tek taraflı kararla bakalım bundan sonra nasıl davranacak?

Bu çifte standart değil de nedir?

Türkiye ve Fransa arasında olan dostluğun bitirilmesi uğruna bilgi ve belgelere bakılmadan verilen tek taraflı bu karar Türkiye’yi ve Türk Ulusuna vurulan bir darbedir. Tamamen yeniden seçilmek uğruna aldırdığı bu tasarının mimarı Sarkozy’e, sanırım Ermeni çetelerinin Türklere yaptığı toplu katliamlarını hatırlatmak gerekir;

“Berlin Antlaşması'nın imzalanması ile Ermeni sorunu iki yönde gelişmiştir. Bunlardan ilki, Batılı devletlerin Osmanlı devleti üzerindeki baskı ve müdahaleleri;
ikincisi ise, Anadolu, Suriye ve Rumeli'de yaşayan Ermenilerin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, özellikle Doğu Anadolu ve Kilikya'da yeraltında örgütlenmeleri ve silahlanmalarıdır.

Osmanlı ülkesine dışarıdan gelen komitelerce planlanmış ve yönlendirilmiş olmaları ile örgütlenme faaliyetlerinde Anadolu'ya yayılan misyonerlerin büyük katkısının bulunmasıdır.

İlk isyan 1890'daki Erzurum’da gerçekleşti. Bunu, yine aynı yıl meydana gelen Kumkapı gösterisi, 1892-93'te Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, 1894'te Sasun isyanı, Babıali gösterisi ve Zeytun isyanı, 1896'da Van isyanı ve Osmanlı Bankası'nın işgali, 1903'te ikinci Sasun isyanı, 1905'te Sultan Abdülhamid'e suikast girişimi ve nihayet 1909'da gerçekleşen Adana isyanı izlemiştir.

1906-1922 yılları arasında Anadolu’da ve Kafkaslar’da, 517.955 bin Türk, Ermeniler tarafından katledilmiştir. Sayısı tespit edilemeyenlerle birlikte bu rakam 2 milyonu bulmaktadır(1).” Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir.

Daha seferberliğin başlangıcında, Türk birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, büyük katliamlara girişmiş, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zararlar vermişlerdir. Örneğin Van'ın Zeve Köyü'nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür.

Peki, bütün bunlara ne denecektir!

“27 Mayıs 1915 tarihli yer değiştirme kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan emirler çerçevesinde; Ermenilerin yer değiştirme uygulaması büyük bir disiplin içinde yapılmıştır. Ermenilerin yer değiştirilmeleri, onları imha etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür ve dünyanın en başarılı yer değiştirme uygulamasıdır.
Her şeyden önce, yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır.
Anadolu ve Rumeli'nin çeşitli bölgelerinden yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sayıları ile, yeni yerleşim merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tutması, yer değiştirme sırasında herhangi bir katliam olayının olmadığını da ispat etmektedir.”

Ermeniler Türk idarelerinde hep altın çağını yaşamıştır. Türklerin iyi tutumuna rağmen Ermeniler ve tarihi tarihçilere bırakmayan şarlatanlar elbirliği ile isteklerine ulaşabilmek için ‘ezilen bir toplum’ olduklarını dile getirmeye devam etmektedir.

Bütün bunlar büyük Ermenistan rüyasını gerçekleştirmek için sözde Ermeni soykırımı iddialarını ve Ermenilerin isteklerini dünya’ya duyurmak ve kamuoyu oluşturmak içindir. Kamuoyu yaratılarak Türkiye’ye baskı uygulanıp Ermeni soykırımının tanınması sağlanacak ve Türkiye’den tazminat talep edilecektir.

Yani toprak istenecektir!

Bu soykırım iddiaları Türklüğü karalamaya yönelik girişimlerdir. Sadece kınamak dışında Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik önemi nedeniyle dış politika da bilgi ve belgelerle daha etkili tanıtım ile güçlü lobicilik yapılması gerekir.

Ayrıca, ciddi bir sorun olan Ermeni meselesi duygusallıkla değil, politikamızı ciddi ve tutarlı belirlediğimiz takdirde Avrupa’da yaşayan Türklerin güvende olmaları sağlanır.

Ermeni soykırımı Türk tarihine dahil edildiğinde Türkiye’nin gerçek anlamda demokratik bir ülke olacağını düşünen ve savunanlara, ‘demokrasi isteniyorsa geçmişle yüzleşilmelidir’ diyenlere, tarafsız bir şekilde tarihimizi doğru kaynaklardan iyi incelemelerini tavsiye ederim.

NOT: Ermeni sorunu konusunda Türk Tarih Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Osmanlı Arşivlerinden bilgi ve belgelere ulaşılabilir.

Çünkü, bu konu çok ciddi olup, siyasi çıkarlar uğruna kullanılacak bir malzeme değildir.

Atatürk "Şu halde Ermenilerin intikam fikri ve tecavüzleri neticesi meydana gelmiş bazı vakalar var ise, bunların mesuliyeti milletimize değil bizzat Ermeni milletine ve onun tahrikçilerine ait olmak lazım gelir" sözleriyle de asıl suçluları işaret etmektedir. Atatürk "Bir uydurma Ermeni kırımı meselesi ve tüm dünyayı aldatmak için yaratılan bu kin ve hırs ürünü propagandaların niteliği hakkında uygarlık ve insanlık dünyasının bir kere daha aydınlatılması ve bu suretle haksızlığa uğramış Türk ulusunun iğrenç ve alçakça bir suçlamadan arındırılması" gerektiğini 7 Mart 1920'de ifade etmiştir.

Kaynaklar: -Atatürk Araştırma Merkezi-Ermeni Meselesi-Ermeni Sorunu temel bilgi ve belgeler)

26.01.2012
Nermin AYDINLI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...