Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KAYIP DÜNYANIN İNSANLARI

Zamanın neresindeyiz? Bu insanlar ne yapıyor, ne düşünüyor ve yaşamın neresindeler? Kentlerdeki yaşam insanları nasıl etkiliyor? Kırsal bölgelerden şehirlere göç eden ve şehir hayatının keşmekeşliğinde kaybolan var olmaya çalışan insanlar acaba toplumsal sorun mu yaşıyor?… Zamanın insan yaşamındaki önemini biliyormuyuz? Geçmiş ve gelecek kaygısıyla zamanı hoyratça kullanıyormuyuz? Zaman insan yaşamının neresindedir? Zaman ve zamanı kullanmakla ilgili soruları çoğaltabilir ve bu sorular üzerinde ki düşüncelerimizi sıralayabiliriz. Evet kentlerdeki kırsal kesim, moda tabiriyle varoştaki yaşamın zorluğunu gününü gün eden, laylalarda eğlenen, daha küçücük yaşta şirketleri, yatları, katları olan biliyor mudur acaba? Zaman ve yaşam iç içe!...Yaşam ve zaman kavramları üzerinde biraz sosyolojik, biraz da felsefi düşünülmesi gerekir. Nereden geldi aklıma bilmiyorum ama sanırım zamanı ve yaşamı iyi kullanamadığımızı düşünmeye başladım. Dünya ya bir göz attığımız da kültürel farklılıklar ve doğan...

KIRLANGICIN ÖLÜMÜ

http KIRLANGICIN ÖLÜMÜ Bir baba ve çocuğu p arkta yürüyorlardı. Çocuk şımarıkça babasını çekiştiriyordu. Ne görse almak istiyor, babası da onu hiç kırmıyordu. -Ben biricik oğlumu üzer miyim hiç! Her istediğine kolayca ulaşan bir çocuğun nasıl doyumsuz olacağını ve büyüdükçe ya bencil ya da en ufak bir sorunda mutsuz, asabi olacağını düşünmüyordu bile. Çikolata, dondurma, oyuncak derken, çocuğun gözü yemyeşil dallara konup-kalkan güzel kuşlara takıldı. Babasının çocukluğunda yaptıklarıyla ilgili anlattıkları aklına geldi; -Baba sen çocukluğunda sapanla kuş avladığını söylemiştin ya! -Evet, köydeyken sapanla çok kuş avlamıştım. Çocuk ağaçtaki kuşları gösterdi; -Ben de senin gibi avlanmak istiyorum. Adam güldü; -Yok be oğlum, elimizde sapan görürlerse kızarlar. -Bana ne, bana ne! Ben de sapanla kuş avlayacağım. Adam bir iki vazgeçirmek istedi ama şımarık yetiştirdiği çocuğunun vazgeçmeyeceğini hemen anladı. -Tamam, ben çevredeki oyuncakçılarda sapan va...

KADINA ŞİDDET

Şiddet kelimesi çok ürkütücü hele hele kadına ve çocuğa olan şiddet kavramı ise ne kadar vahim değil mi?...Şiddet yaşamın her alanında görülen ve giderek yaygınlaşan toplum sorunudur. En yaygın şekilde görüleni ise erkeğin kadına, çocuğa ve güçsüze karşı olanıdır. Kadına yönelik şiddet, ne kadar gelişmiş, çağdaş olursa olsun kısaca tüm dünya da ve kültürlerde sınır tanımıyor. Az gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmiş ülkelerde de kadınlar eşi tarafından şiddete maruz kaldığı araştırmalarla saptanmıştır. Şiddet bireyi fiziksel, duygusal ve sosyal yönden ciddi şekilde etkilemekte ve büyük problemler yaşamasına neden olmaktadır. Aile içi şiddet toplumun kültürel değerlerinden dolayı bir çok toplumda kabul edilebilir davranış olarak algılanmakta ve evliliğin getirdiği sıradan bir özellik olarak görülmektedir.(Ülkemizde kocadır döverde, severde vs..) Toplumun kültürüne, yasal düzenlemesine, kadının eğitim ve ekonomik düzeyine göre kadının şiddete bakış açısı değişmektedir. Bilhassa ülkemizde...

ŞEHİTLİK HAFTASI

ŞEHİTLİK HAFTASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Ülkemizde; 2002 yılında çıkarılan bir yasa ile 19 Eylül Gaziler günü 18 Mart da Şehitler günü olarak kabul edilmiştir. Şehitlik manevi rütbelerin en yücesidir. Şehit, kutsal değerleri, vatanı, milleti ve bayrağı için ölmektir. Gazilik ise kutsal değerleri, vatanı, milleti ve bayrağı uğruna şehit olmayı arzu ettiği halde sağ kalan kimseye verilen addır. Muharip Gazi, harbe katılıp da, harpten sağ olarak dönen savaşmış kahramanlardır. Gazide şehitler derecesindedir. Devletimizin bekası için geçmişte olduğu gibi gelecekte de şehit ve gazilerimiz olacaktır. Kanuni Sultan Süleyman “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” devleti ne kadar önemsediğini, devletin halk tarafından ne kadar önemsendiğini ve cihanda bundan daha muteber bir nesnenin olmadığını çok veciz bir şekilde ifade etmiştir… Şehitlik ve gazilik olmadan vatan olmaz. Eğer bir ülkenin, o ülke için canını verecek kişileri...

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KADIN HAREKETİ

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KADIN HAREKETİ Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Yirmi birinci yüzyılın ilk yıllarında en yoğun tartışma konularından birini oluşturan kadın sorunu aslında Eski Yunan’dan bu yana gündemde olan ve o dönemden beri siyasi düşünürlerin tartıştıkları ve eserlerinde kaleme aldıkları çok eski bir konudur. Kadın-erkek ilişkilerinin zorluğu yüzyıllardan beri birçok insanı ilgilendirdi ve önemli bir tartışma konusu oldu. Günümüzde görüldüğü gibi kadın-erkek arasındaki bu eşitsizlik açık bir şekilde var olduğu sürece tartışma devam edecek ve kadınların mücadelesi sürecektir. Bugün birçok ülkede kadınların hedefi hem kamusal alanda hem de özel alanda tam eşitliktir. Kadınlarımız günümüze dek uzun ve zorlu mücadeleler sonucunda bazı haklarını elde ettiler. 1789 Fransız Devrimi’ne kadar gerilere gittiğimizde kadınların, Devrim’e fiilen katıldıklarını görmekteyiz. Devrim’in; “Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik” ilkeleri ve talepleri kadınlar için de geçerliydi. Kadınların yüzyıllardan b...

ÜLKE TOZ DUMAN

Ülke toz duman. Vatandaşın bir bölümü tedirgin, bir bölümü ise duyarsız. Her şey allak pullak. Siyasi irade bütün kurumlara gücünü gösterme çabasında. Her şey ve herkes sorgulanır hale geldi. Elbette suç unsuru varsa sorgulanmalı ama bu şekilde değil. Bu ülkenin hukuku ve yasaları doğrultusunda yapılanlara kimse karşı çıkmaz. Ama sadece iddialarla insanlar suçlu muamelesi görerek damlara tıkılmaz. Siyaset kati suretle yargıya müdahale etmemeli. Siyasilere halkın vermiş olduğu yetki Ülkenin kurumları yıpratılsın diye verilmez. Vatandaşı sıkıntıya sokmak, Yoksul bırakmak, Korku terörü yaratmak, Ülkenin ordusunu yıpratmak, Ülkenin Yargısına güvensizlik yaratmak, Köşe yazarlarına göz dağı vermek, Sorunlara çözüm yerine çözümsüzlük getirmek midir demokratikleşme? Türk milleti vatanına, ordusuna sadıktır, kimse bu duyguları yok edemez. Bir ülkenin gücü olan ordusunun ve hukukunun yıpratılması ne demektir? Avrupa basını bile şaşkınlık içinde Türkiye meçhul istikamete gidiyor diye başlıklar a...

TÜRKİYENİN AVRUPA BİRLİĞİ YOLUNDAKİ KIBRIS KARTI…

TÜRKİYENİN AVRUPA BİRLİĞİ YOLUNDAKİ KIBRIS KARTI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr. 20.10.2010 KIBRIS; Akdeniz deki yavru vatanımız. Anavatana, o kadar yakın ki, sadece 65 kilometre. Elimi uzatsam, hemen avucumun içinde, seslensem sesim duyulacak gibi… Sanki Türkî yenin 82. Vilayeti. Oradaki kuş seslerini, şırıl şırıl akan su sesini, hafif esen bir rüzgârı bile duyar gibiyim. Orada soydaşlarımız, yani Türkler yaşar. Rumlar da yaşar. Ama Rumlar bir türlü rahat durmaz. Bazı Devletlerinde desteğini alarak orada yaşayan Türklere rahat huzur vermezler. Kanlı eylemler yaparlar. İnsanların üzerine benzin döküp diri diri yakarlar. Türkleri adadan çıkartmak için ellerinden ne gelirse yaparlar. Ama nafile! Kıbrıs Türkleri onlara pabuç bırakacak kadar korkak değil… Şöyle bir geçmişe dönüp baktığımızda, yapılan tüm kanlı saldırılara karşı yaptıkları direnişi dünyada takdir etmeyecek bir milleti göremiyorum… Burada şunu da belirteyim ki, Kıbrıs Türkleri hiçbir zaman ya...