Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pakistan'da Sel Felaketi

Pakistan sel felaketinin pençesinde BAĞIŞLARINIZ İÇİN TÜRK YARDIM KURULUŞLARI (A-Z) Deniz Feneri Derneği İHH İnsani Yardım Vakfı Kimse Yok mu Derneği Türk Kızılayı Yeryüzü Doktorları Pakistan'da son 15 günde 1600'den fazla kişinin ölümüne, 13 milyondan fazla kişinin evlerini terk etmesine yol açan sel felaketinden en fazla etkilenen Pencap eyaletinin Başbakanı Şahbaz Şerif, maddi hasarın boyutlarını kestiremediklerini, felaketin Pakistan'ın ekonomisine büyük zarar vereceğini söyledi. Selin vurduğu bölgelerde incelemelerde bulunmak için geldiği Rahim Yar Han kentinde AA muhabirine demeç veren Şerif, muson yağmurlarının yol açtığı, son zamanların en büyük sel felaketinde, en fazla hasarın ülke ekonomisinin can damarı olan Pencap eyaletinde olduğunu belirtti. Eyalet topraklarının geneline yakının selden etkilendiğine işaret eden Şerif, 5 bine yakın köyün tamamen sular altında olduğunu, 9 milyondan fazla kişinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığını be...

YA SİZ???

Ülke toz duman. Her şey birbirine karışmış neyin doğru, neyin yanlış olduğunu çöz çözebilirsen!!! Vatandaşın kafası ise allak pullak. Bir kısmın ise olan bitenlerden haberi yok. Hal böyleyken gelecek ile ilgili kaygı duymayanları da anlamış değilim. Soruyorum size her şey güllük gülistanlıkta ben mi acaba halüsinasyon mu görüyorum? Sizce demokratikleşme nedir? Peki! demokratikleşme diye bas bas bağırılırken ispatlanmamış suçlarla içeriye tıkılanlar ne olacak? Türk Ulusunun en değer verdiği, canını emanet ettiği silahlı kuvvetleri şimdi ne durumda? Referandum açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, ülkenin bağımsızlığına çözüm mü acaba? Ya da kapalı kapılar arkasında neyin pazarlıkları yapılıyor da sandığa gidilmeyeceğini açıklayan DTP, şimdi ‘Şartlar oluşursa yeni anayasayı destekleriz’ diyor. Ve “Devletle anlaştık, ateşkes imzaladık” diyen hain Murat Karayılan’ın bu açıklaması ne anlama geliyor? “Kürt sorunu artık bir çözüm sürecine girdi” diyen Ahmet Türk’ün bu açıklamasının içeriğinde neler ...

KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ

Gündemin yoğunluğu bazı gerçek sorunları geride bırakıyor ve sanki öyle bir sorun yokmuş gibi gündemde yer alamıyor. Bunlardan en önemlisi olan kadın erkek eşitliği (pozitif ayrımcılık) dir. Geçenler de Sn. Başbakanın Sivil Toplum Kuruluşlarıyla yaptığı toplantıda “Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyor. Orada bulunan kadınlara fazla açık vermemek için üstü kapalı “farklı doğarlar, farklı görevleri vardır” diyor. Yani; kadın toplumda sadece çocuk üreten, annelik görevini yapan, erkeğe hizmet eden, kusura bakmayın ama seks aracı olarak gördüğünü üstü kapalı bir şekilde anlatmaya çalışıyor. Tabiî ki kadınların biyolojik yapısının daha narin ve hassas olması çağdaş bir ülkede kadınların yasal haklarının olmaması anlamına gelmez. Kadın erkek eşitliğini, biyolojik farklılığa bağlamak nasıl bir düşünde tarzıdır anlamış değilim!!! Kadın; düşünen, üreten, yöneten bir insandır. Erkek ile farklılığı biyolojiktir. Kadını arka plana iten zihniyet asla toplumun gelişmesini istemez. Her ne k...

TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR!!!

Ülkemiz de yaşananlar gittikçe akıl almaz bir hal alırken askere, sivile, haksızlığı dile getirenlere son yapılan uygulamalar ise tam faşizan bir hal almıştır.1980 ihtilalinden hesap sorulacak derken günümüzde yapılanlar o günleri aratmaz oldu.Korku yaratılarak "biz herşeye ve herkese dokunuruz" düşüncesiyle ülkenin gerçek gündemi olan yoksulluk, terör göz ardı edilmektedir.Ülke gündemine dair yazacak ve söyleyeceklerimiz bitmeyecek ve yazmaya devam edeceğiz.Düşüncelerimi kısaca belirttikten sonra değerli üstadımın yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Nermin AYDINLI "Türkiye kâbus yaşıyor? Sanal ortamda bile düşünceler, olaylar faşizan uygulamalara takılmamak için açıklanmıyor. Yazmak için can atanlar, içleri dolu, kalemi haykıranlar artık köşelerine çekildi. Hayır çekilmedi de çekilmek zorunda bırakıldı. Sıkıysan yaz, her cümlen takipte ve kayıtta. Bu koşullarda kim yazı yazabilir ki? Üstelik millet için çırpınanların başına bir şey geldiğinde, hakkı savunanlardan kaç...

TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?

Ülkemiz de yaşananlar gittikçe akıl almaz bir hal alırken askere, sivile, haksızlığı dile getirenlere son yapılan uygulamalar ise tam faşizan bir hal almıştır.1980 ihtilalinden hesap sorulacak derken günümüzde yapılanlar o günleri aratmaz oldu.Korku yaratılarak "biz herşeye ve herkese dokunuruz" düşüncesiyle ülkenin gerçek gündemi olan yoksulluk, terör göz ardı edilmektedir.Ülke gündemine dair yazacak ve söyleyeceklerimiz bitmeyecek ve yazmaya devam edeceğiz.Düşüncelerimi kısaca belirttikten sonra değerli üstadımın yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Nermin AYDINLI "Türkiye kâbus yaşıyor? Sanal ortamda bile düşünceler, olaylar faşizan uygulamalara takılmamak için açıklanmıyor. Yazmak için can atanlar, içleri dolu, kalemi haykıranlar artık köşelerine çekildi. Hayır çekilmedi de çekilmek zorunda bırakıldı. Sıkıysan yaz, her cümlen takipte ve kayıtta. Bu koşullarda kim yazı yazabilir ki? Üstelik millet için çırpınanların başına bir şey geldiğinde, hakkı savunanlard...

Sayın Kazan İle Sayın Sav'ın Görüşmesi Ticari Niletiktedir.

Sayın Kazan İle sayın Sav görüşmeleri Siyasi Değil Ticari Nitelikli Bir Görüşmedir. Sayın Sav faturasını ibraz etmeli ve Saadet Partisi de Gider kayıtlarında Göstermelidir. Geçen hafta olaylı geçen Saadet Partisi kongresinin ardından hepbirlikte liginç gelişmeleri izledik. Saadet Partisinin ağır toplarından sayın Şevket KAZAN taban tabana zıt bir parti CHP’nin Genel Sekreteri sayın Önder SAV ile gizlice görüştü. Konu çok mühim ve stratejik olmalı ki sayın Sav açıklama yapmaya kendini 'mezun görmezken' baskıların ardından nihayet sayın Kazan bir açıklama yaptı. Yaptığı açıklamada “Sayın Sav eski bir dostumuz ve aynı zamanda (avukat) meslektaşımız. Kendileri kongre partisi olarak tanındıkları için, kongre konularında bilgi alışverişinde bulunduk. Kendileri sık sık kongre yapıyorlar. Biz de kongre sürecimizde herhangi bir usul hatası yapmamak için kendilerinin tecrübelerinden istifade etmek istedik. Bu görüşme Sayın Sav’la benim aramda yapılan kişisel bir görüşmeydi....

LÜTFEN UNUTMAYALIM!

Ülkemiz de bütün sorunları hallettik ve tek sorunumuz olan anayasa paketine odaklandık. Ne diyelim şaşkınlıkla izliyoruz medyayı. Gündemi meşgul eden 12 Eylül darbesinin üzerinden tam 30 yıl geçti. O günlerde nice ocaklara ateş düştü. Nice gençler darağaçlarında, işkencelerde can verdi.O günleri yaşayanlar elbette yüreklerinde acıyı hala duyuyor ama bu günün o günlerden farkı ne acaba?... Yine göz yaşı, nice fidanlar teröre kurban veriliyor.Yine anaların göz yaşı dinmiyor.Bu gün bunlara çare bulunacağına 30 yıl önceki yaşananların hesabı sorulacak deniyor.Ne duruyorsunuz sizi engelleyen hiçbir şey yok. İmralı da yaşayan bebek katilinden ve PKK terör örgütü üyelerinden neden hesap sormuyorsunuz? Evet faili meçhul olan aydınlarımızın katillerinden hesap sorabildik mi?Kemal Türkler’in katiline zaman aşımı oluyor, ailesinin feryadını kimse duymuyor ama her nedense 30 yıl önceki geçmiş bir bir film şeridi gibi halka sunuluyor. Suçlu 30 yıl önceki de suçlu, 20 yıl önce ki de suçludur. Suçu...