Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ERMENİ MESELESİ

Tarihte Ermeni meselesi ülkemizin en büyük sorunlarından birisidir. İsviçre’den sonra şimdi de Fransız Senatosu, “Ermeni soykırımının reddedilmesi suç sayılacak ve aksine hareket edenlere bir yıla kadar hapis ile 45 bin Euro para cezası verilmesi” ile ilgili tasarıyı kabul etti. Özgürlüklerin beşiği olduğu söylenen Avrupa verilen bu tek taraflı kararla bakalım bundan sonra nasıl davranacak? Bu çifte standart değil de nedir? Türkiye ve Fransa arasında olan dostluğun bitirilmesi uğruna bilgi ve belgelere bakılmadan verilen tek taraflı bu karar Türkiye’yi ve Türk Ulusuna vurulan bir darbedir. Tamamen yeniden seçilmek uğruna aldırdığı bu tasarının mimarı Sarkozy’e, sanırım Ermeni çetelerinin Türklere yaptığı toplu katliamlarını hatırlatmak gerekir; “Berlin Antlaşması'nın imzalanması ile Ermeni sorunu iki yönde gelişmiştir. Bunlardan ilki, Batılı devletlerin Osmanlı devleti üzerindeki baskı ve müdahaleleri; ikincisi ise, Anadolu, Suriye ve Rumeli'de yaşayan Ermenilerin Anadolu'n...

İşte bütün mesele bu!

İnsanın dünya’ya bakış açısı eleştirici ve sorgulayıcı mı? Yaşananlara yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Evet, biraz felsefi yönden yaklaşırsak insan; evrende düşünen, anlamaya çalışan, eleştiren, yorumlayan bir varlıktır. Lakin, bir çok insan yaşananlara ve dünya’da değişimlere fazla takılmadan ve sorgulamadan hayatını sürdürür. Ya da hayatı anlamsız ve bir dizi tesadüf olarak görür. Bazılarını ise, toplumun krizi birçok şeyi sorgulamaya zorlar. Hayatta değer taşıyan her şeyin çaba gerektirdiğini duyarlı olanlar bilir. Çıkar ve rant onlar için önemli değildir. Toplumun aydınlanması ve ülkenin geleceği için doğruların yanında olmayı yeğler.Yazmak ya da yazmamak. İşte bütün mesele bu! Evet, günümüz de eleştirmek, eleştirilmek yasak hale geldi. Kuşkusuz yaşam her ne kadar karmaşık olsa da şaşkınlık içinde izliyoruz olup bitenleri... Yeri geldiğinde kişilik haklarına saygılı bir şekilde devletin en yüksek kademesinde olanların yaptıkları hakkında yazılmayacak, çizilemeyecekse biz demokrasinin...

HAŞA KİMİN HADDİNE!

Son günlerde her şey birbirine girmiş durumda. Daha önce ki yazılarımda da belirttiğim gibi artık şaşırmıyoruz olanlara. Kanıksadık ve sıradanlaştı yaşananlar… Hayatımızdan memnun muyuz? Gelecekten ne bekliyoruz? Acaba kaçımız bu soruları kendimize soruyoruz. Belki de hayat hikayelerimizin sıradan olduğunu düşündüğümüz için üzerinde durmuyoruz. Ya da birileri hayat hikayemizi yazıyor bizlere de figüranlık yapmak düşüyor. Düşünmeden-duygularını belirtmeden yaşamak, yaşamak mı dır? Eleştirilmekten, eleştirmekten korku ise yaşamak, yaşamak mı dır? Bulunduğun topraklara, vatanına, milletine kul, köle olmak yaşamanın anlamı değilse nedir yaşamak? Şehit haberleri,Evlatlarını kara toprağa veren ana-baba-eş-çocuklar, Laikler, anti laikler, PKK çığlığı atanlar, Paşaların tutuklanmaları, Dost ahbap ilişkileri ile yapılan atamalar, Atama bekleyen öğretmenler, Milletvekilliği için kıyasıya savaşan siyasiler, Vekil maaşı ile geçinemeyen halkın temsilcileri, Servetlerine servet katmak için çalışan k...

HA BABAM, YE BABAM...

Bir yılı acısıyla tatlısıyla geride bıraktık. Ülkemiz de o kadar çok traji-komik olaylara şahit oluyoruz ki tepki vermemiz gereken olaylara duyarsızlaşıyor, basit olaylara inanılmaz tepkiler veriyoruz. İşte Türkiye! Ağlanacak halimize gülüyoruz maalesef. Yoksulluk almış başını gidiyor. Gitmesine gidiyor da ‘bal tutan parmağını yalar’ diyerek oldukça da hoşgörülüyüz nedense! Kapitalist sistemin ağında ağırlaşan yaşamın içinde yok olup gidiyoruz. Yıllar yılları kovalarken devler, kendinden güçsüzleri yok etmek için elinden geleni yapmaktadır. Dünya’da yok olmaya yüz tutmuş yaşam kaynakları nedeniyle, henüz keşfedilmemiş, doğasına fazla dokunulmamış, zenginlik kaynakları olarak görülen ve hayati değer taşıyan hava, su, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar ve madenler doğaca zengin, kültürel ve gelişme açısından yoksun ülkeler, emperyalist güçlerin iştahını kabartmaktadır. Bu nedenle yardım etme bahanesiyle gelişmemiş ülkelere yaptırımlar uygulanmış ve hatta bu ülkeler kendilerinin sömürgesi ha...

TOPLUMSAL DUYARLILIK

Ülkemizde gündem hızla değişiyor. İnsanların ilgi alanları, siyaset ve medyanın yönlendirmesiyle Tv.dizileri, mağazin ve özellikle de kadın programları maalesef. Birtakım değerlerimizin, kültürümüzün yok olup gittiğini yaşam kargaşası içinde anlamıyoruz. Kendimizi yaşantımıza ve çıkarlarımıza öyle bir kaptırmışız ki, yaşamın yani hayatta kalmanın kimileri için çok zor olduğunu bile göremiyoruz… Toplum olarak nereye gidiyoruz? Örf ve adetlerine, gelenek ve göreneklerine bağlı olan, birlik ve beraberliğe önem veren Türk toplumu batılılaşma-modernleşme ve teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte hızla değişim süreci yaşamaktadır. Saygı, sevgi, sadakat, vefa, iyi niyet, yardımseverlik, misafirperverlik, hoşgörü, nezaket gibi kavramlar maalesef unutulmaya başlamıştır. İnsanoğlu duyarlılığını yitiriyor mu? İnsanoğlunun kendisine, çevresine, doğal ortama ve olaylara duyarsız kalması insanlığını yitirmesi değil de nedir sizce? İlgisizlik ve duyarsızlık insana özgü olmayan bir dav...

VATANIM,GÜZEL ÜLKEM…..

Güzel ülkem, vatanım, toprağım geldiğin duruma bak!...Ne haldesin, seninle uğraşan uğraşana!Her bir yerinde insanlar kan ağlıyor!Sesini duyan yok. Seni korumak, vatanım deyip sahip çıkmak için nice gencecik fidanlar canlarını veriyor. Analar, babalar, sevgililer, çocuklar kızlar, kızanlar karalar bağlıyor… Vatanım, güzel ülkem bir tarafta hainler, bir tarafta doğal afetler ve suçlu oldukları henüz kanıtlanmamış insanların dramları ve zindanlarda ölenler… Kış öyle bir bastırdı ki, Van’da insanlık dramı yaşanıyor. Hastalıktan ölen çocuklar, yetersiz yaşam koşulları! Hayalet şehir oldu diyen Van valisinin acil yardım çığlığını duyan var mı!... Sormadan edemeyeceğim; Devlet erkanı oradaydı, bütün Türkiye Van için seferber oldu şimdi niçin hala bu durumda? Vatanım, güzel ülkem kaderini belirlemek isteyenler köstebek misali kafalarını bir bir çıkarıyorlar. Devletimin, milletimin parasını yiyen ve hainle desteğini açıkça gösteriyorlar. Sözde vekil (kimleri temsil ettikleri ort...

VAN-ERCİŞ DEPREMİ…

VAN-ERCİŞ DEPREMİ… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr 29.10.2011 Doğal afetler; beklenmedik bir anda, insanların kontrolü dışında gerçekleşen mal ve can kaybına neden olan, deprem, su baskını, volkan patlaması, kuraklık, heyelan, hortum, kasırga ve buna benzer büyük olaylardır. Önceden tahmin edilememekle birlikte bazen de, önceden tahmin edilebilir.. Bu doğal afetler, dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi, bizim ülkemizde de çok sık meydana gelmektedir. Önceden tahmin edilemeyen bir afet meydana geldiğinde ; bazı ülkelerde can ve mal kaybı az olurken, bazı ülkelerde daha fazla olabilmektedir. Bunun nedeni ise; bu tür olaylara karşı bazı ülkelerin gereken tedbirleri almasıdır. Dünyanın bir çok ülkesinde, farklı doğal afetler olurken, ülkemizde de, Van-Erciş depremi me...