Ana içeriğe atla

Kayıtlar

BİR SÜRÜ KELİME OYUNU!

Bir sürü kelime oyunu. Analar ağlamasın derken maalesef Türk Ulusu’nun anası ağlatılıyor! İmralı’da terörist başı ile görüşme ve onun rahatının sağlanması için yapılan çalışmalar ve medya’da kimi aydın denilen kişilerin barış için PKK ile uzlaşmaktan başka çıkar yolun olmadığının tartışılması PKK’ya prim vermek değil de nedir? Bütün bu pazarlıklarla Büyük Ortadoğu projesi kapsamında ‘bağımsız Kürdistan’ın kurulması için her yol deneniyor. Sanki Kürdistan kurulmuşcasına geçenlerde Fransa’da öldürülen 3 kadın teröriste kahramanlara layık cenaze töreni yapıldı ve Türk devleti orada yok sayıldı! Türkiye Cumhuriyetini oluşturan unsurlar bir bir yok ediliyor.Yani, Türkiye Cumhuriyetini bertaraf etmek için dört bir koldan çalışmalar sürüyor. Yeni anayasa da etnik kimlik olarak görülen “Türk Milleti ve Türklük” kavramları antidemokratik olarak görüldüğü için çıkarılması planlanıyor. Anayasa’nın 66.maddesinde” Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür ”bu madded...

Ah benim Türkiye’m!Vah benim Ulusum!

Türklük neredeyse utanılacak bir hale geldi. Irkçılıkla suçlanan Güler, sinsice planlar doğrultusunda sürdürülen bir gerçeği ortaya koydu ki linç edilecekti. Ulus kavramı algılanmadan yıllardır Kürt vatandaşlarımız kullanılarak Kürt sorunu adı altında Kürt Milliyetçiliği ile Türk vatandaşlığı yok edilmeye çalışıldı. Türkiye’de olmayan Kürt sorunu şimdi Türk-Kürt sorunu haline geldi. Demokrasi adı altında dış odakların desteğiyle Türk Ulusu tarihten silinmeye çalışılıyor! Mustafa Kemal ATATÜRK ‘Ne Mutlu Türküm diyene’ sözü ile bir ırkı değil, bir Ulus olma özelliğini vurgulamış olup, aksisi olsaydı ‘Ne mutlu Türk olana’ derdi. Lütfen ince nüanslara dikkat edelim! Kelime oyunları ile ırkçılık yapılmasın. Kırk yıl düşünsem Türklüğün bu kadar ayaklar altına alınacağı aklıma gelmezdi. Yıllarca‘dünya halklarının kardeşliğini’ ve ‘Türk-Kürt kardeştir, ayrıştıran kalleştir’ düsturuyla   savunurken, ne görelim kardeşi kardeşe kırdırmaya birileri ant içmiş! Ah benim Türkiye’m!...

AH BE ŞEHİDİM!

Meğerse 30 yıldır PKK terör örgütüyle yapılan mücadele İmralı’da yatan hain içinmiş! Ah be şehidim üzülme her şey güzel olacakmış! Anaların ağlamaması, şehit kanının durması sadece buna bağlıymış. Ah be şehidim size bakacak yüzümüz yok! ‘Yeter ki kan dursun’ da PKK’nın istedikleri olsun gibi şeyler insanların bilincine yerleştirilmeye çalışılıyor.  Ah be şehit anası, sen bunun için mi göz yaşı döktün, kan içtin kızılcık şerbeti dedin! İmralı’da yatan katilin bütün konforu düşünülüyor, plazması da konmuş, eh hadi bakalım bundan sonra İmralı’yı 5 yıldızlı değil, 10 yıldızlı Palas otel yapmaya ne dersiniz? Ah be şehidim, ah be Mehmetçiğim bizler sizlere sahip çıkamadık ne yazık ki! Kahramanların hain, hainlerin kahraman olduğu bu dönemde sustuk, ‘Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ dedik ve kafamızı kuma gömdük. Ve; terörist başı da her türlü konforu hak etti! Çünkü, adam PKK terör örgütü lideri ve 30 bin kişinin katili değil! Ülkeyi bölmeye çalışmadı. Hain...
İNSAN HAKLARI ve KADINA ŞİDDET PANELİ… etanik@egm.gov.tr Gün geçmiyor ki; insan hakları ve kadına şiddet sözleri duyulmasın. O kadar alışmışız ki bu haberler. Ne zaman televizyon açılsa, mutlaka tecavüz, terör, cinayet, kavga, savaş ve buna benzer şiddet içeren bir çok olayın haberi yayınlandığı görülüyor... Gazetelerde aynı şekilde. Bu şiddet içeren olaylar adeta bu şekilde insanların benliğine işleniyor, bütünleştiriliyor. Sanki yaşamın bir parçasıymış gibi… Evet, gündemi ziyadesiyle meşgul eden; insan hakları ve kadına şiddetle ilgili Çankırı Dernekler Federasyonu Kadın kollarınca, 15.12.2012 günü düzenlenen PANEL de, konularında uzmanlaşmış birbirinden değerli konuşmacılar vardı. Günlerce duyurusu yapılan böyle önemli bir panele çoğunluğu erkek olmak üzere toplam 50 civarında katılım olmuştu. Konuşmacılar önce insanın doğarken sahip olduğu, yaşama, sağlık,eğitim,mülk edinme, seyahat, haberleşme, savuma, hak arama, seçme seçilme, özel yaşamın gizliliği,...

MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELE ŞART!

Havaların soğumasıyla siyasi çıkışlarla gündem öyle bir ısındı ki insanları şaşırtan cinsten! Evet, 30 yıldır süregelen terör belası nice ocaklar söndürdü. Türk Milleti ülkesinin huzuru için terörün bitmesini, buna çözüm bulunmasını istedi ve istemekte de haklıydı. Fakat, terör örgütüyle müzakere edilerek değil! Barış için suçlularla masaya oturulması, devletin biz bu işte başarısız olduk demek değil mi dir? Zamlar, görevden alınmalar, yoksulluk, sonuçlanamayan mahkemeler bir kenara bırakıldı. Özellikle verilen şehitlerin unutularak PKK terör örgütü lideri olan katil ile çözüm arayışına girilmesi vatandaşın canını yaktı! Ayrıca, kendilerini çözüm yanlısı olarak belirtenler ekranlarda ahkam kesenler tek çözümün bu olduğunu savunuyor ve vatandaşın da inanması isteniyor… Terörle müzakere edilmez diyenler, barışı ve çözümü engellemekle suçlanıyor. Havaların soğumasıyla iyice köşeye sıkışmış olan   terör örgütüne, bütün bu olanlar nefes aldırmaktır. Zaman tanımaktan baş...

Devlet çözüm bulur, pazarlık yapmaz!

Yazıma başlarken acaba, şehitlerimiz üzerinden ‘şehit edebiyatı mı yapıyorum’ diye çok düşündüm! Fakat en başta bir anne olarak kendimi Mehmetçiklerimize karşı sorumlu hissettim. Bu çocuklar bizim çocuklarımız… Analar artık ağlamasın derken, ülkemiz üzerinde çıkarları olanların haince isteklerine boyun eğilmesi değil elbette! Bunun bir çözümü olmalı ve olmalıdır da! Sürekli gelen şehitlerimiz yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Şehitlerimizin arkasından klasik törenler ve birkaç cümlelik taziye sözcüklerine artık itibar edilmez oldu. Hani denir ya, “ateş düştüğü yeri yakıyor” diye aynen o hale geldi. Bir radyonun çalan müziği kesmeden şehit haberini vermesi içi mi öyle bir acıttı ki, o anda insanlığımdan utandım! Ölümlerden, hele hele gencecik fidanların yok olmasından etkilenmeyen insan mı dır acaba! Sızlanmaya devam mı edelim, yoksa ülkemizin en büyük sorunu olan terör belasına çözüm mü isteyelim. Çözüm derken; eli kanlı vatanı bölmek, parçalamak isteyen hainlerl...

Vatandaşın vay haline!

Cumhuriyet bayramında yüz binler Anıtkabir’e akın edince ortalık toz duman oldu. Vatan sevgisini, Atasına duyulan minnet duygularını göstermek isteyen ve sadece ellerinde bayrak olan yurtseverler ne kadar acıdır ki suçlu ilan edildiler! Bayram coşkusuyla çoluk çocuğuyla, genci yaşlısıyla alanları dolduran binlerce kişi biber gazının arkasından tanzikli su ile ıslanmasına rağmen polise karşı taşkınlıkla cevap vermedi. Oraya gelenler biliyor ki, orada görevli polisler onların evlatları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin polisleriydi… Gerek vatandaşın duyarlılığı, gerekse polisin esnek davranmasının söylenmesi olası bir facianın önüne geçilmiş oldu! Ortalığın karışmasını bekleyenler yüzbinlerce kişinin bayraklarıyla ANITKABİR’e gittiğini görünce hayal kırıklığına uğradılar. Vatan sevgisi böyle bir şey demek! Ülke gündemine oturan çift başlılık polemiği ile Türkiye’de ki tıkanmışlığın başkanlık sistemi ile çözüleceği görüşü tartışmaya açılmış oldu. Bu olanlar Türkiye’de siyasi...