Ana içeriğe atla

GENÇLİĞE BUGÜNÜN HİTABESİ

Ziraat Y. Mühendisi
İsmail SEZGİ


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.

Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek,
dahili ve harici, bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen,
vazifeye atılmak için,
içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş,
bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve
memleketin her köşesi
bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar
gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini,
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen,
Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

     Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini, bu günün faydalı olduğu kadar, yerinde ve usulünde kullanılmadığında, çok zararlar veren, bilhassa çocuklarımızın gelişmesinde olumsuz tesirleri olan televizyonların, çocuklarımızın zarar görmeyeceği bir yapıya kavuşturulması düşüncesi ile, Gençliğe Hitabe'yi bu konuda uyarma görevimi yapmak üzere düzenleyerek aşağıya alıyorum:

Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen,
LÜZUMSUZ DİZİLERİ VE PROGRAMLARI SEYRETMEMEKTİR.

   Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne GÜZELLİĞİ budur.

   Bu GÜZELLİK senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek,

LÜZUMSUZ DİZİLERE VE PROGRAMLARA VURDUĞUN EN BÜYÜK DARBENİN TESİRİNİ YOK ETMEK İSTEYİP;
SENİ LÜZUMSUZ DİZİLERE VE PROGRAMLARA MAHKUM ETMEK İSTEYECEK

dahilî ve harici TELEVİZYONLAR olacaktır.


   Bir gün, GELECEĞİNİ KORUDUĞUNU, LÜZUMSUZ YERE ZAMAN ÖLDÜRMEDİĞİNİ ANLADIĞINDA,
SEYRETMEDİĞİN LÜZUMSUZ DİZİLER VE PROGRAMLARDAN KAZANDIĞIN ZAMANLARIN,
SANA YENİ UFUKLAR AÇTIĞINI GÖRDÜĞÜNDE,
KAYBETMEKTE OLDUĞUN ZAMANLARI KAZANMAKLA NE BÜYÜK İMKANLARA KAVUŞTUĞUNU ANLAYACAKSIN.


İstiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, TELEVİZYONLARIN SİZLERE DAYATMAK İSTEDİĞİ İDEOLOJİLERE İNANMADAN,
ÜZERİNİZE DÜŞEN
vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!


   Bu imkân ve şerâit, SENİN İÇİN ÇOK ZOR ŞARTLARDA, KENDİNİ ZORLAYARAK KAZANMIŞ OLDUĞUN, İMKAN VE ŞERAİTLER OLARAK tezahür edebilir.

   İstiklâl ve ZİHİN GÜCÜNÜ ZİNCİRLEYECEK TELEVİZYONLAR,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir SERMAYENİN VE İMTİYAZLI GRUPLARIN mümessili olabilirler.


   Cebren ve hile ile aziz EVİNİZİN bütün ODALARINA GİRİLMİŞ,
bütün KUMANDALARI ELLERİNİZE VERİLMİŞ,
bütün ZİHİNLERİNİZ ZAPTEDİLMİŞ, ve AİLENİZİN her FERDİNİN ZİHİNLERİ BOŞ VE LÜZUMSUZ DİZİLERLE bilfiil işgal edilmiş olabilir.


   Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
DENETLEME YETKİSİ OLAN MÜESSESELER DİŞE DOKUNUR BİR DENETİM YAPMAYABİLİRLER.


   Hattâ bu TELEVİZYONCULAR,
ÜÇ KURUŞLUK DÜNYA MALI OLAN REYTİNG GELİRLERİNİ, HER TÜR ÖZEL HAYATIN SIRLARI YA DA
ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN MUTSUZLUKLARI ÜZERİNE KURABİLİRLER.


   Millet, BİR KISIM İLİM ADAMLARININ TESPİTLERİNDE GİZLİ OLAN GERÇEĞE UYGUN OLARAK,
TELEVİZYON BAŞINDAN KALKMAMAKLA, KENDİ BAŞLARINA İŞ YAPAMAZ HALE GELİP,

fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

   Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen,

TELEVİZYON KARŞISINDA, LÜZUMSUZ DİZİLERİN VE PROGRAMLARIN ESİRİ OLMADAN,
SADECE İLMİ, TARİHİ, DİNİ, SİYASİ VE SOSYAL İÇERİKLİ
SANA FAYDASI OLACAK AÇIK OTURUMLARI VE PROGRAMLARI SEYREDEREK;
LÜZUMSUZ DİZİLERİN VE PROGRAMLARIN REYTİNGLERİNİ BAŞAŞAĞI EDEREK SONLANDIRMAKTIR.


Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

TEK MİLLET İKİ DEVLET

TEK MİLLET İKİ DEVLET “Tek Millet, İki Devlet” bu söz; 30 Ağustos 1991 yılında SSCB çöküşü ile bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devletinin, 1992-1993 yılları arasında ki Devlet Başkan Ebulfez ELÇİBEY tarafından, o zaman Azerbaycan’ı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanına söylenmiştir. Ebulfez ELÇİBEY “ iki kardeşin yan yana, ayrı ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “ Biz bir millet iki devletiz” diyerek ülkeler arasındaki bağı bu sözlerle anlatmışlardır. Şu son zamanlarda Ermenistan sınır problemi, iki kardeş ülke arasında ayrılığa yol açsa da, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının açıklamasıyla her şey eski seyrine dönmüştür. Zaman zaman yanlış anlaşılmalar, sitemler olsa da iki kardeş ülke birbirinden asla vazgeçemez. Çünkü biz tek milletiz. Kavga eden iki kişi birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediği gibi, kavga etmeyen iki kişide birbirlerini çok sevdiği anlamına gelmez. Bağımsızlıklar...