Ana içeriğe atla

Türkiye Eksen Mi Değiştiriyor Yoksa Eksenine Mi Geliyor ? (1)

Türkiye Eksen Mi Değiştiriyor Yoksa Eksenine Mi Geliyor ? (1)



Son zamanların en çok kullanılan kavramlarından bir tanesi Türkiye'nin eksen değiştirmesi. Eksen değiştirmesi tabirinden ben şunu anlıyorum; Bir ülkenin devlet olarak kararlarını alırken ve uluslar arası alanlarda politikalarını belirlerken öncekilerden biraz daha farklı davranması.

Türkiye'nin eksen değiştirmesi söyleminden anladığım da; Türkiye'nin önceden Avrupa ülkeleri ve ABD'nin isteklerine daha çok cevap veren kararlar alıp bu yönde politikalar geliştirirken şimdilerde bu politikalardan sapmalar göstermesidir. Bu doğru mudur? Doğru değil dersek hata ederiz. Gerçekten de Türkiye son yıllarda alışılagelmiş dış politikalardan daha farklı politikalar izlemektedir.

Bu eksen değişikliği Türkiye'ye bir şey kaybettirir mi? Türkiye'nin eksen değiştirmesinden rahatsız olanlar şunu savunmaktadır; Türkiye gittikçe Batıdan uzaklaşmakta ve Ortadoğu ülkelerine yaklaşmaktadır. Bu da Türkiye'nin aleyhinedir. Çünkü Avrupa adı üstünde Avrupadır, gelişmiştir, medenidir, ileri teknolojileri kullanmaktadır, eğitim ve refah seviyesi yüksektir, insana saygı duyar vb. Ortadoğu ise geri kalmıştır, çok medeni sayılmazlar, teknolojileri gelişmemiştir, insana batıdaki kadar değer verilmez vb.

Gerçekten de Türkiye önceki şekilde politikalar üretse daha mı iyi olurdu veya şimdi izlediği politikalar Türkiye'yi Batıdan koparmakta ve bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda ilerletmekte midir?

Bu sorunun cevabını bulabilmek için öncelikle Türkiye'nin şimdiye kadar takip ettiği politikaların sonucunda ne elde ettiğine bakmak yerinde olur. Türkiye şimdiye kadar Avrupa ve ABD'nin istediği şekilde aldığı kararlar ve izlediği politikalar sonucunda Avrupa'ya çok yaklaştı mı ya da şu şekilde soralım Avrupa tarafından kabul edildi mi? Bu soruya "Evet" diyebilmek zor olsa gerek.

Çünkü en basit ve temel noktalardan birisi olarak AB üyelik sürecine bakmak bize fikir verecektir. Türkiye'yi yıllardır AB üyeliği konusunda bekletmelerine ve Türkiye'den daha az AB'ye girme standartlarına sahip ülkeleri AB'ye almalarına rağmen Türkiye hala beklemektedir. Ve bu bekleyişin de kısa sürede sonlanacağı da düşünülmemektedir. Gerek AB ülkelerinden bazıları ve gerekse de ABD Türkiye'nin aleyhine Ermeni diasporasının istediği şekilde kararlar alabilmektedir. Yıllardır PKK terör örgütü Avrupa'dan televizyon yayınları yapmıştır. Türkiye'ye karşı alınan benzeri kararları çoğaltmak mümkündür. Bu da gösteriyor ki Türkiye ne kadar Batı yanlısı politika izlerse izlesin Batının gözünde Türkiye'nin belli bir konumu vardır ve bunu istese de kolay kolay değiştiremez.

Türkiye'nin önceden izlediği politika sadece Batı yanlısı olmakla bitmiyor. Aynı zamanda Batının dışındaki ülkelerle de soğuk durması anlamına geliyordu. Bu şu demekti; Türkiye Batı ile iyi ilişkiler geliştirecek, onların istediği doğrultuda kararlar alacak ancak diğer ülkelerle ne ekonomik, ne siyasi ne de sosyal anlamda yakınlaşma olmayacak. Sırtını bu ülkelere dönecek ve tüm enerjisini Batı'ya sarf edecek. Bu durumdan Türkiye'nin ne kazandığı veya kaybettiği çok önemli değildi yeter ki Batı memnun olsun onun çıkarlarına helal gelmesin.

Kaldı ki Türkiye Batıya sırtını dönmüş değildir. Batı ile birlikte diğer ülkelerle de özellikle de komşu ülkelerde de problemlerini çözme ve onlarla da iyi ilişkiler kurma yolundadır. Bunu yaparken de Batıya düşmanca bir tavır takınmamaktadır. Uygun alanlarda yine Avrupa ülkeleri ile çok sıcak ilişkiler kurulmaktadır. Yunanistan ile Türkiye'nin ilişkileri Cumhuriyet tarihi boyunca belki de en iyi zamanlarını yaşamaktadır ve Yunanistan bir Ortadoğu ülkesi değildir. Medeniyetler ittifakı projesi yine Türkiye ve İspanya'nın öncülüğünde hayata geçmiştir. İtalya ile olan ilişkilerde yine eskisine nazaran olumlu manada daha da gelişmiştir. Bunlar da göstermektedir ki Türkiye yeni politikalarında sırtını Batıya dönmemiştir.

Yazıyı uzatıp sizi sıkmak istemem yazının kalan kısmını inşallah gelecek hafta dikkatinize sunalım.

İbrahim ALİN




Hotmail: Microsoft tarafından sağlanan güvenlikle, güçlü ve Ücretsiz e-posta. Hemen edinin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...