Ana içeriğe atla

Türkiye Eksen Mi Değiştiriyor Yoksa Eksenine Mi Geliyor ? (2)

Türkiye Eksen Mi Değiştiriyor Yoksa Eksenine Mi Geliyor ? (2)


Önceki yazımızda Türkiye'nin alışılagelen politikalarında bazı değişiklikler yaşandığından bahsetmiştik. Bu değişikliğin bazıları tarafından eksen kayması olarak yorumlandığı ve eleştirildiğini belirtmiştik.

Türkiye'nin önceki dış politika anlayışı ile şimdiki dış politika anlayışını maddeler halinde ifade etmeye çalışırsak;

Önceki politika anlayışı;
Türkiye'nin ekseni ve hareket noktası Batı'dır. Batı ne derse doğrudur anlayışı hakimdir,
Uzun vadede Batılı ülkelerin sunacağı avantajlar (AB'ye giriş, IMF kredileri gibi) düşünülerek kısa vadede yanlış olduğu düşünülen konularda bile Batının istediği politikaların dışına çıkılmamalıdır,
Batılı ülkelerle iyi geçinmek adına onlar istediği için Türkiye'nin çıkarlarına ters düşse dahi Batı haricindeki ülkelerle Ortadoğu, Rusya ve Orta Asya ülkeleri (kısaca Doğu ülkeleri diyelim) ile ilişkilerde belli bir mesafe korunmalı,  bu mesafe aşılmamalıdır,

Şimdiki politika anlayışı (Ekseni Değişmiş, Ekseni Kaymış adına ne derseniz deyin)
Türkiye'nin ekseni, hareket noktası Türkiye'nin çıkarları ve evrensel değerlerdir. Bu bağlamda hareket noktası herhangi bir ülke veya ülkeler olamaz, Türkiye ülke çıkarları doğrultusunda gerekli kararları alır ve uygular,
Türkiye'nin Batılı ülkelerin sunmayı düşündüğü avantajlara çok da ihtiyacı yoktur. Türkiye'nin Batılı ülkelerden sağlayacağı faydalar olduğu gibi o ülkelerin de Türkiye'den sağlayacakları faydalar vardır dolayısıyla Batı'lı ülkelerde alacakları kararlarda bunları göz ardı etmemelidir,
Türkiye sadece bir ülke veya ülke grubu istiyor diye başka ülkelerle düşmanca bir siyaset izlemek zorunda değildir. Dünya'da dış ticaret işlemlerinin birbirine yakın ülkeler arasında daha yoğun gerçekleştiği düşünüldüğünde Türkiye'nin kendi komşuları ile düşmanca bir politika sürdürmesi anlamsızdır.

Önceki politika anlayışında ne Batı için ne de Doğu için Türkiye gerçek anlamda hak ettiği yeri bulamamıştır. Çünkü Batı biliyordu ki, Türkiye her zaman kendi yanında, her dediğine evet diyor. Tabiri caizse Türkiye Batı için çantada keklikti. Bu durumda Türkiye'nin sırtı Doğuya dönük olduğu için Türkiye, Doğu adına da bir değer ifade etmiyordu.

Şimdiki politika anlayışında ise; Batı, Türkiye'yi artık çantada keklik olarak görmemekte, görememektedir. Çünkü artık Türkiye ülke çıkarları, tarihi misyonu ve evrensel değerler neyi gerektiriyorsa ona göre Batı'nın istemediği şekillerde de olsa kararlar alıp uygulayabilmektedir. Bu durumda Türkiye Batı için elden kaçırılmaması, Doğuya kaptırılmaması gereken bir ülke konumuna gelmiş olmaktadır.

Doğu ülkeleri ile yaşanan ve kimi soğuk savaş döneminden kalma kimi de suni olarak oluşturulmuş problemler de yeni politika anlayışında diplomatik yollardan çözülmektedir. Bunun sonucunda Türkiye'nin özellikle komşu ülkeleri ile olan ilişkileri normale dönmekte ve karşılıklı olarak ilişkiler gerek ticari gerek sosyal ve gerekse de siyasi olarak gelişmektedir.

Türkiye tarafından Batıya rağmen kendi kültürüne, tarihi özelliklerine ve insani değerlere uygun olarak alınan kararlar, uygulanan politikalar Türkiye'nin daha farklı algılanmasına neden olmaktadır. Birçok ülke vatandaşının söylemek istediği ancak hükümetleri tarafından söylenemeyen şeylerin dile getirilmesinde Türkiye bir bakıma onların da sözcüsü olmaktadır.

Sonuç, Türkiye'nin uyguladığı politikalar eksen kayması değil nitekim eksenini genişletmesidir. Ufkunun açılmasıdır. Batı ile birlikte diğer ülkelerle de iyi ilişkiler kurması ülke çıkarlarının düşünülmesinin, sahip olduğu değerlerin ve tarih şuurunun gereğidir. Bu politikalar Türkiye'nin hak ettiği ve olması gereken yere gelmesinde bir adım daha atması anlamına gelmektedir.

Türkiye'nin ülkeler muvazenesinde hak ettiği yeri alabilmesi her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi bizim de temennimizdir. İyi niyetli olarak bu amaç doğrultusunda çalışanların Allah yar ve yardımcısı olsun.

İbrahim ALİN


Hotmail: Microsoft tarafından sağlanan güvenlikle, güçlü ve Ücretsiz e-posta. Hemen edinin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI…

UYUŞTURUCU MADDELERİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI… Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr Belirli miktarda alındığında, kişinin sinir sistemine etki ederek, akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, kişi ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kullanılmasını, bulundurulmasını, üretilmesini ve satışının kanunlarla yasaklandığı narkotik ve psikotrop sözcükleriyle de tanımlanan maddelere Uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu madde kavramı genel anlamda, uyuşturma niteliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani uyuşturan, duymaz hale getiren demektir. Bazen de keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan maddeler içinde kullanılmaktadır. Kişiyi hayattan kopartarak kendisine bağımlı yapan, kişi ve toplum üzerinde (TERÖR, ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR, SUÇ ARTIŞI ve EKONOMİ) üzerinde etkileri olan bu maddelerin neler olduğu, nelerden, niçin ve nasıl yapıldığı hakkında bir bilgimiz var mı? Veya merak ediyor muyuz? Gelin, hep ...

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ…

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ… etanik@egm.gov.tr Uyuşturucu madde kavramı; genel anlamda uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder. Yani, uyuşturan, duyarsız hale getiren madde demektir. Önceki yazımda; afyon ve türevleri, kokain ve türevleri, kenevir ve türevleri ile sentetik uyuşturucular olarak sınıflandırmasını anlatmaya çalıştığım uyuşturucu maddelerin kullanımının kişi ve toplum üzerindeki etkilerini gelin hep birlikte görelim. Bu maddelerden; ESRAR; mizacı, düşünceyi ve davranışları olumsuz etkiler. Beyinsel bağlantılarda kopukluk, reflekslerde, koordinasyonda bozukluk yapar. Dikkati dağıtır, paranoya ve muhtemelen psikoza yol açar. Unutkanlığa, yüksek dozda alındığında hayal görmeye neden olur. Bronşit ve akciğer kanseri riskini artırır. Uykulu hal yaratır, hafıza kaybına neden olur. Kalp rahatsızlığı yaratır, ağız ve boğazda kuruluk, gözlerde kanlanma meydana gelir. Erkeklerde sperm sayısında azalma ve kısırlık, kadınlarda tes...

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÖNEMİ

Sivil Toplum nedir? Sivil Toplumun faydaları nelerdir? vb. soruları hepimiz sormaktayız. Günümüzde yaygınlaşan, sık sık konuşulan sivil toplum nasıl olmalıdır ve bir ülkenin gelişiminde ki rolü nedir? Sivil Toplum; insanların tek tek yapamadıklarını beraber yapmasıdır. Yani birlikteliği, gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder.21.yüzyılda önemli bir kavram olan sivil toplum, akademisyenlerin yanı sıra buralara gönül verenlerin de tecrübelerinden yararlanılması gereken yerlerdir. Meslek odaları, sendikalar, vakıflar ve hemşehri dernekleri sivil toplumları oluşturur. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi olduğu kadar da aktif vatandaşlık anlayışını da getirir. Sivil toplum, demokratik bir toplum yaratılmasında, devlet-toplum, birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. İnsanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle bir şeyleri yapmak için kurulan sivil toplumlar finansal ve örgütsel sorunlarının yanı sıra ...