Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SEÇİMLERE DOĞRU

Tüm dünya’da olduğu gibi ülkemizde de kriz kendini gösteriyor.Kapanan işyerleri ve işsizlerin çığlığı.Ana-babaların çocuklarına okul harçlığını veremediklerini söylerken tutamadıkları göz yaşları.Daha yaşanan nice dramlar…Hayat sanki bir tiyatro bizlerde sahnede rol alan oyuncular.Hepimiz oyunu aksaklıklara rağmen oynamaya çalışıyoruz.Bir tarafta son derece lüks yaşamlar,bir tarafta aç susuz,kendi kaderine terkedilmiş görülmeyenler…Ama her şeye rağmen ülke gündeminden düşmeyen,bizlere bir parçada olsa umut gibi görünen, yaşanacak seçim heyecanı. Atlatılan genel seçimlerin ardından Yerel Seçimlere de kısa bir süre kaldı.Partilerin kapısını çalan aday adaylarının heyecanları dorukta.Yavaş yavaş Büyükşehir ve bazı ilçe belediye başkan adaylarının isimleri belirlenmeye başladı.Partiler en iyi ve en güçlü adaylarını bulmaya çalışarak seçimlere girmeye hazırlanıyor.Partiler ve adaylar yarışa dursunlar biz halk olarak ne durumdayız?Adaylardan beklentilerimiz neler?En önemlisi adaylarda a...

ŞİDDET

Kendimizi öyle kaptırmışız ki dünya telaşına çevremizde ne olup bitiyor,neler yaşanıyor görmüyoruz.Belki de doğru olmadığını bile bile bazı şeyleri benimsiyoruz.Veya üstümüze vazife değil diye karışmıyoruz.Ekranlardan izlediğimizde ya,tüh vs.gibi sözlerle geçiştiriyoruz. Neden mi bahsediyorum?ŞİDDET’den. Şiddete tanık olmayan insan yoktur.Başımıza gelmeyince olayın ciddiyetini kavrayamayız.Bizden bu konuda yardım istediğinde nasıl ve ne şekilde davranacağımızı bilemeyiz.Vicdani duygularla belki bir şeyler yapmaya çalışırız ama ne kadar etkili olur bilemeyiz.İlkönce şiddetin ne demek olduğunu,başımıza geldiğinde nasıl davranacağımızı, nerelerden yardım alacağımızı öğrenmeliyiz.Bende buradan yola çıkarak Başbakanlık,KSGM’nin,”Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi” kapsamında düzenlenen eğitici eğitimine katıldım.Gerçekten şahsım adına olaylara karşı ilgili ve duyarlı olduğumu düşünüyordum.Bu eğitimden sonra öyle olmadığımı fark ettim.Şimdi siz de, ben ne kadar duyarlıyım diy...

POLİTİK Mİ OLMALIYIZ APOLİTİK Mİ

Bizler kendimizi çoğunlukla apolitik olarak görürüz.(Apolitik:Siyasetle,siyasi süreçlerle ve siyasi olaylarla ilgili olmayan kişi,grup veya görüş)Aslında hepimiz günlük yaşantımızda politikayla uğraşıyoruz.Her eylem şu veya bu şekilde politiktir. Evde, sokakta, işte, çarşıda, pazarda, kahvede güncel olayları değerlendiririz.Ben böyle düşünüyorum,ben olsam şöyle yapardım, o öyle olmaz böyle olmalıydı vs.vs…Hararetli,ateşli konuşma ve değerlendirmelerin ardından bazen de ‘aman sende’ deriz ve her şeye boş vermiş gibi görünürüz. Acaba hayatımızı etkileyen en önemli değerler nelerdir?Bir beyin jimnastiği yapalım… Önem arzeden değerler kişilere göre değişir.Ailemiz ilk sırayı alır.Bunun dışında ise farklı farklı değerler sıralanabilir.Benim için ailemden sonra Vatanım ve ülkemin bağımsızlığı gelir.Herkes için öyledir denilebilir ama; maalesef ülkemizin bu günkü durumuna baktığımızda Bizans oyunlarının oynandığını ve bu oyunlara alet olanları görebiliyoruz.Peki!böyle düşünmemiz bizi politik ...

HAİN SALDIRI

Bu kadar mı aciziz.Bu kadar mı yaşamımız pamuk ipliğine bağlı.Bir gün olsun Televizyonlarda şehit haberiyle değil de, ülke ekonomisinin ve refah düzeyinin yüksek olduğunu, insanların huzur içinde yaşadığını gösteren,sosyal, kültürel ve eğitici proğramları ne zaman izleyeceğiz.?Evet yine sarsıldık. Aktütün Karakolu'nda 15 askerimiz şehit oldu. Bize hainler bayramı zehir ettiler.Anaların ve sevenlerin yüreklerine ateş düşürdüler.Geçmişte de bu anları yaşadık.Bunlara kökten çözüm bulunmadıktan sonra yine yaşayacağız.O anda verilen ‘şehitlerin kanı yerde kalmayacak’ diye verilen mesajlarla yürekler soğumaz.Kin ve öfke azalmaz.İlk önce mecliste olan teröristlerden ve bunların işbirlikçilerinden hesap sorulmalıdır.Bizlerin paralarıyla gencecik çocuklarımızın hayatını yok ediyorlar.Bütün bunlara isyan ediyorum.Bunları meclise gönderenlere ve kolaylık sağlayanlara lanet olsun diyorum.İçim kan ağlıyor,isimlerinin ve nereli olduklarının hiç önemi yok.Onlar ‘VATANIN KUTSAL’ olduğuna inanmı...

TÜRKİYE GERÇEĞİ

Türkiye son yıllarda kritik günler geçiriyor.Küreselleşmenin getirdiği zorluklar,ülke ekonomisinde ki açıklar, siyasi krizler, komşu ülkelerde ki savaşlar, AB sevdası,bir yanda yoksulluk, diğer yanda terör ve siyasilerin vurdum duymazlığı vs.vs….. Sonbahar mevsimine girdiğimiz şu günlerde Türkiye’nin de rengi soluyor.İnsanlarda bir vurdum duymazlık, bir bananecilik almış başını gidiyor.Sanki ülke, vatandaşı tarafından başı boş bırakılmış ve kendi kaderine terkedilmiş.Dört bir yanı ateş çemberinde olan Ülkemin topraklarına göz dikilmiş Kurtuluş savaşının intikamını şimdi topraklarımızı satın alarak ve yasalar da değişiklik yaptırarak almaya çalışıyorlar.İç barışımız terörün dağdan şehre inmesiyle tehlikeye girmiş, halkımızın can güvenliği kalmamıştır.Yolsuzluklar ve çeteler kanıksanmış durumda.Her gün televizyonlarda izlenen, gazetelerde okunan cinayetler, geçirilen cinnet haberleri… Magazin programların da izlenen ahlaksızlıklar topluma benimsetilmeye çalışılan yaşam tarzla...

ANADOLUDA KADIN OLMAK ÇOK ZORDUR

Anadolu da kadın olmak zordur hem de çok zordur.Şehirli hanımlar gibi değildir yaşantıları.Onlar 3 oda,bir salon,sıcak sulu banyo ve mutfakları yoktur.Çocuklarının çalışma odası, misafirlerini ağırlayacakları misafir odası yoktur.Komşularıyla saat.10.00’lar da ve ikindi saatlerinde çay ve kahve keyfi yaparken dedikodu yapacakları zamanları yoktur.Kocalarına kaprisleri hele hiç yoktur.ANADOLUDA KADIN OLMAK ÇOK ZORDUR… Acaba kendimize sorduk mu Anadolu da kadın olmak nasıl bir olgu diye?Kendimizi onların yerine koyarak empati kurduk mu? İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası kadının yerini hangimiz düşündük?Biz normal yaşantı içinde olanlar,’kadın kadındır,erkek erkektir’ teziyle büyütüldük ve bunu böyle kabul ettik.Kadının rolü belirlenmiş, bunun dışına çıkmak ise yanlış ve günah olarak nitelendirilmiştir.Kadın İslamiyet de her ne kadar kutsal olarak nitelendirilmişse de hane içine ve ailesine mahkum edilmiştir.Zaten cennette Havanın Ademi kandırıp yasak elmayı yedirmesiyle erkekleri kan...

Gözü Açılmış Bir Türk-10 - - S O N - -

9 - Gözü Açılmış Bir Türk - 9...Yazar : Ahmet Ünal ÇAM Hulusi beyin elemanlarından ayrıldıktan sonra, Sami ile birlikte bir arkadaşının evine geçmişti. Şifreli bir kapı çalıştan 2-3 dakika sonra eve girmişlerdi. Ev sahibi, duruma alışkın gibiydi. ‘Hoş geldiniz / hoşbulduktan’ başka söz konuşulmadan, kendilerine gösterilen odaya çekilmişlerdi bile.          Hulusi bey;          -Sami, gazeteye makale gönderecek misin ?          -Çok yorgunum. Gazeteye yedek makaleler bırakmıştım. ‘Sorun çıkar da yazı gönderemezsem, bunlardan yayınlayın’ diye.          Hulusi bey, fakir gecekondunun perdelerini aralayıp, gayri ihtiyarı karanlığı süzdükten sonra;          -Bu geceki sorgudan umarım faydalanmışsındır.      ...

Gözü Açılmış Bir Türk – 9

Yeni Sayfa 1 Sami yolda, arka koltuğa geçmiş uyukluyordu. Hulusi bey, Ankara girişinde arabayı, Batıkent levhasına doğru döndürdüğünde, Sami gözlerini yeni açıyordu. -Hulusi bey, şehir merkezine giden yoldan çıktınız. -Biz, yolu takip etmek için değil, yol bizi hedefe götürmek için vardır. -Haa !.... Şey, aslında anlamadım. -O yol bizi Ankara şehir merkezine götürür ama biz oraya gitmeyeceğiz ki. -Az daha gayret etsem anlayacakmışım, tüh !.. -Uykuyu almış gibisiniz. -Ne demezsiniz. Beni boş verin de siz uykusuzluğa nasıl dayanıyorsunuz. -Millet olarak epey uyumuşuz, birey olarak bari az uyuyalım. Sami, koltukların arasından ön koltuğa zorlukla geçtikten sonra. -Ben İstanbul’dan geliyoruz, sanıyordum ama siz Nirvana’dan galiba. Noldu ben uyurken, benliğinize yolculuk yapıp, Nirvana’ya mı ulaştınız. -Hayır çekirge. -Ya Hulusi bey, gidiyoruz ama ben hala tam anlayamadım, ‘Tersine sorgu filan’ nedir. -Az sonr...

En Mühim İşimiz: Berat Kandilimizin İhyası

En Mühim İşimiz: Berat Kandilimizin İhyası İlim, fikir ve gönül insanı Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan (Rh.A.) Hocaefendi’nin, İslam Mecmusaı’nın Ocak 1996 sayısı için kaleme aldığı başyazısını istifadenize sunuyoruz. Mübarek “üç aylar”dan Şâbân-i şerîf içindeyiz; Ramazan’a az kaldı. Hem onbir ayın sultanı ve mü’minlerin sebeb-i gufrânı Ramazan’ın heyecanı içimize düştü, hem de “Berat gecesi”nin telaşı gönlümüzü kapladı.Şaban ayı, Resûlullah (sas.) hazretlerinin ayıdır; Efendimiz bu ayda; geceleri sabahlara kadar ibadet ederdi; çok oruç tutardı. Hz. Âişe validemiz (ra.) sebebini sorunca buyurmuş ki;“Ya Âişe! Bu, melekü’l-mevte (Azrail) o sene içinde vefat edeceklerin isimlerinin yazdırıldığı aydır. Ben de ismimin ancak oruçlu iken kaydedilmesini seviyor ve istiyorum.” Ashâb-ı kirâm ve geçmiş evliyâullah büyüklerimiz bu ayda çok oruç tutar, çok Kur’ân-ı Kerîm okurlar, Peygamber Efendimize çok salavat getirirler, af ve mağrifet olunmak için onu tevessül edinirlerdi; zenginler zekâtlarını bu...

KADININ TOPLUMDAKİ YERİ

KADIN tarihin her evresinde Kadın olarak tanımlanmış,Kadın anadır.Kadın aileyi oluşturur.Kadınlara hep bir takım özellikler verilerek görevler biçilmiştir.Bu görevler aile tarafından benimsetilmiş.(Kız çocukları hep bebeklerle,erkek çocukları araba,silah vs. oyunlar oynar)veya “her hangi bir şeyde sen kızsın otur,o erkektir yapar” gibi sözlerle kız çocukları geri plana itilmiştir.Kadın kırılgan ve narin olma sebebiyle muhtaç durumdadır.Aileye bağımlıdır.Babalarının veya ağabeylerinin sözünden çıkmazlar.Evlendiğinde ise rol eşine verilmiştir.Söz sahibi olamayan kadın kendini ifade edemez ve kendine güvenemediği içinde pasifleşir.Evde kadın,tarlada kadın,iş alanında kadın,sosyal hayatta kadın.Yani yaşamın temelini oluşturan kadın her yerde.Kadın sevilir,kadın şiddete uğrar,terör cinayetlerine kurban gider.Kadın bedel öder,kadın berdel olur.Peki! KADIN sizce nedir?Yoksa,Duygu ASENA’nın kitabına konu olan Kadının adı mı yok!... Kadın tarihler boyu var olma savaşı vermiş ve haklarını almay...