Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YENİ YIL

YENİ YIL Yeni yıldan umutlumuyuz? 2009 yılı ülkemize, milletimize acı, keder ve üzüntü dolu bir yıl oldu. Belki kişilerin hayatında küçük de olsa güzellikler olmuştur ama genel anlamda hoş anılar bırakmadı hafızalarımızda. İşsizlik çığ gibi büyüdü. Yoksulluğun etkisiyle aile kavramı yok olmaya başladı. Kültür yozlaşması ise kafaları allak pullak etti. Eğitim sistemimiz ezberci, sağlık sistemimiz yok olmuş, adalet ise kafalarda soru işareti!... Ekonomimiz düzelmedi, sanayimiz ilerlemedi, tarım ve hayvancılık sektörü ise can çekişiyor. AB hayali bizi çıkmaz bir yola sürükledi. Demokratikleşme ve Açılım adı altında ülke birbirine girdi. Etnik ve mezhepsel ayrılık ULUS olma kavramını sekteye uğrattı. Bir tarafta suçlu oldukları kanıtlanmadan içerde tutulanlar, bir tarafta Türkiye Cumhuriyetine meydan okuyanlar, diğer tarafta ise aba altından sopa gösterilip susturulmaya çalışılanlar!... Evet 2009 da Ölümler, zulümler, bölünmeler yaşadık. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kavrayamaz olduk....

Gelin önce yaşadığımız sorunun adını koyalım

Gelin önce yaşadığımız sorunun adını koyalım İbrahim ALİN ibrahimalin@gmail.com  Malumunuz yıllardır ülkemizin başının belası olan bir terör sorunumuz var. Bu uğurda birçok güvenlik görevlisi ve insanımız hayatını kaybetti. Nice ocaklara ateş düştü. Ülkemize getirdiği mali yükün 300 Milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor ki ben bunun daha da yukarılarda olduğunu düşünüyorum. Terör sorunu nedeniyle girişimciler doğuda yatırım yapamıyor, turistik yerler turizme açılamıyor, madenler işletilemiyor, tarım ve hayvancılık kaynakları değerlendirilemiyor. Ülkeyi yönetenler dışarıda olup bitenlerle ilgilenmeleri gereken zaman ve emeğin büyük çoğunluğunu bu konuya ayırmak durumunda kalıyorlar. Peki ülkemiz için bu kadar olumsuzluklar ihtiva eden sorun neden bunca zamandır çözülmedi ya da çözülemedi. Haftasonu bir haber programında konuşmacının birisi Diyarbakırlı eski bir milletvekili ya da belediye başkanına soruyor; isteyen Kürt vatandaşlar demokratik haklarını mı kullana...

PKK=DTP

Türkiye arka arkaya şehitlerine ağlarken, öteki taraftan yasaklanacağını bile bile söylemlerini hırçınlaştıran, PKK’nın siyasal temsilcisi DTP’nin kapatılması kararı gündeme damgasını vurdu. Demokrasilerde partilerin kapatılması çözüm değil elbet. Ancak; iş, aş sorunu dururken, resmen bölücülük, teröristlik yapılıyor ve yasa dışı örgütler destekleniyorsa bu tarz partilerin kapatılmasının doğru karar olduğunu düşünüyorum. Bu kararın siyasal mı, yoksa yargı darbesi mi diye tartışılması DTP’nin kapatılması kararını değiştirir mi? Bu güne kadar Türkiye’de 26 parti kapatılmış. En son kapatılan, PKK terör örgütünün açık destekçisi DTP’nin siyasi çizgisi yaklaşık 20 yıl öncesine dayanıyor. 1989 yılında Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurulmasıyla başlayan siyasi gelenek ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP ile devam etmiştir. DTP’nin kapatılması başkanları Ahmet TÜRK’ün ve Aysel TUĞLUK ile birlikte 37 DTP’linin siyasi yasaklı olması diğerlerinin suçsuz oldukları anlamına mı geliyor? Terörle Mü...

Yakına Düşen Bomba

İstanbul`da kenar mahallede bir kahvehanede, bir kaç günlük sakalıyla sert bir görüntü veren adam, televizyona doğru ellerini sallayarak sert sert konuştu. -İşte böyle yapacaksın ki, zenginler de rahat oturamasın. Yakınındaki düzgün giyimli adam cevap verdi; -Olmaz böyle şey, masum insanların arabasını yakmayla hak aranmaz. -Yok ya, nasıl aranırmış, çok bilmiş gazetecimiz. -Sen başkasına haksızlık yapıyorsan, `Bana haksızlık yapılıyor` diye bağırma hakkın kalmaz. Sert görünüşlü adam,çevresindekilere `Şunun söylediğine bakın` der gibi yine ellerini kollarını sallayarak dalga geçer bir halde güldü. Kısa bir süre susup televizyona baktı. Sonra çevresindekilerin dikkatinin kendilerinden uzaklaştığını fark edince, gazeteci gence döndü, alçak sesle; -Bana bak, `gazetecisin, gün gelir işe yararsın` diye sana dokunmuyorsak, bu her zaman böyle olacak demek değildir. Kendine dikkat et! . Gazeteci korkmadığını göstermek ister gibiydi ama yine de sesindeki endişe belli oluyordu; -Ne var...

Terörün Bitmesi İçin Kürtler Ne Yapıyor?

Terörün Bitmesi İçin Kürtler Ne Yapıyor? İbrahim ALİN ibrahimalin@gmail.com Maalesef dün yine Tokat'ta kurulan hain pusu da yedi vatan evladının şehit olduğu haberini seyrettik televizyondan. Muhtemelen birçok insanın düşündüğü gibi son günlerde meydana gelen sokak olayları ve bu hain saldırıdan sonra benim de aklıma bu olayların demokratik açılımı baltalamak isteyenler tarafından çıkarıldığı geldi. Ayrıca Başbakan Erdoğan'ın Amerika'ya giderken yaptığı açıklamalarda bu olaylarda etkili olmuş olabilir. Ülkemiz zor ve sancılı bir süreçten geçmektedir. Cumhuriyet tarihinde görülmeyen olaylar cereyan etmektedir. Hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme konularında önemli adımlar atılmaktadır. Emekli kuvvet komutanlarının bile hukuktan üstün olmadıklarını sonunda görebildik. O kadar direnmesine rağmen sonunda Sn Baykal bile kimsenin hukuk karşısında ayrıcalıklı olamayacağını ifade etti. Gerçi Sn Baykal'a göre bu ayrıcalıksız olma rektör ve gazetecileri de kapsıyor mu or...

TÜRKİYE ŞEHİTLERİNE AĞLIYOR

Obama Kürt açılımına methiyeler düzerken yine göz yaşı, yine evlere düşen ateş…Yine analar, babalar ve sevdikleri ağladı.Tokat’ta devriye gezerken açılan ateş sonucu şehit olan Fatih, Onur, Cengiz, Ferit, Harun, Kemal, Yakup 7 askerimiz… Demokratikleşme çerçevesinde Kürtlere özerklik istenmesinin sonuçları…Yine şehit, yine göz yaşı!... İmralı’dakinin günlerini huzurlu ve mutlu geçirmesini isteyen ve Öcalan sorunu Kürtlerin sorunudur diyen belediye başkanları ve milletvekilleri ekranlara çıkıp millete aba altından sopa gösteriyorlar. Türkiye 7 şehidine ağlıyor ve vatan hainleri sinsi planlarını uygulamaya devam ediyor. Günlerdir dağdan inen vatan hainleri şehirlerde boy gösteriyor. Onlar isteklerinin İmralı’daki olduğunu açıkça dile getirmekten çekinmiyor. Hala anlayamadığım bu adam suçlu ve cezasını çekmek zorunda değil mi? Diğer mahkumlardan neden farklı davranılması gerekiyor? Bu vatan haini, bu 30 bin kişinin katili değil mi? Yandaşları böyle istiyor diye bu müsamaha neden...

DAĞDAN İNDİM ŞEHİRE

Ülkemizde gündemin hızla değiştiğini hep söylüyoruz. Gündemin hızına nedense erişilemiyor. Sağ olsun siyasilerimizde bu konuda çok becerikliler. Ağızlarından çıkan her söz olay oluyor ve günlerce medyada yer alıyor. Acaba ülkemiz de ne zaman sakin ve sessiz bir şekilde temel sorunlar çözüme kavuşabilecek merak ediyorum? Evet, arap saçına dönen demokratikleşme, açılım vs derken yıllardır ülkemizin üzerine çöreklenen PKK terörü yine gündem de.Yıllardır dağda siyasallaşma adı altın bizlere kan kusturan PKK’yı meclise taşımamızla birlikte bu isteklerinin ilk aşamasını tamamlamış bulunuyorlar.Şimdi sıra işbirlikçileriyle birlikte şehre inip, isteklerini hayata geçirmeye geldi. İmralı’dakinin planları bir bir uygulanıyor. Haydi gözümüz aydın hainler artık şehirde!...Analar ağlamayacakmış, barış gelecekmiş. İzleyelim görelim!… Görünen köy de ne kılavuz ister ne de zaman aslında değil mi? Şehir’e inmesine indilerde ya sonrası?...Bayramla birlikte PKK yandaşları Türkiye’nin dört bir yanında...

TRAFİK KATLİAMI

Kimimiz hüzünlü, kimimiz neşeli bir kurban bayramını daha geride bıraktık. Her bayram yaşanan adeta kanıksadığımız trafik kazasında yine onlarca kurban verildi. Arife ve 4 günlük kurban bayramı boyunca yurt genelinde meydana gelen trafik kazalarında 82 ölü,481 yaralının olması kaçımızın dikkatini çekti? “Ateş düştüğü yeri yakar” sözü ne kadar doğru söylenmiş değil mi? Sadece bayramlarda değil diğer günlerde de kader diye geçtiğimiz trafik kazaları maalesef onlarca can almaktadır. Ülkemizde her saat 27 trafik kazasının olduğunu ve bu kazalarda günde 5-20 kişinin hayatını kaybettiğini, 200 kişinin de yaralandığını, ortalama her yıl 5-6 bin kişinin öldüğünü ve 100-200 bin kişinin de yaralandığını biliyormuyduk? Bu trafik katliamı değil de nedir sizce?.. Kaza sonunda hep suçlu aranır ama nedense derinlemesine inceleme yapılmaz. Araç ve sürücü sayısındaki artış, ehliyet alınmasının kolay olması ve sürücülerin aşırı hızlı araba kullanmaları sonucu, trafik de alınan önlemler de yetersiz kalma...

DTP Yetkilileri Provakasyonun Ne Demek Olduğunu Biliyorlar mı?

DTP Yetkilileri Provakasyonun Ne Demek Olduğunu Biliyorlar mı?     İbrahim ALİN İbrahimalin@gmail.com Geçtiğimiz birkaç gün önce İzmir'de bir takım olaylar meydana geldi. DTP konvoyu bir bazı insanlar tarafından taşlandı ve istenmeyen görüntüler meydana geldi. Demokratik bir ülkede hangi parti olursa olsun konvoyunun taşlanması hoş bir olay değildir. Ancak istenmeyen olaylar sadece vatandaşlar tarafından gösterilen tepkiler değildir. DTP bu durumda önce kendi konumuna ve neler yaptığına bakmalıdır. Neden AK Partinin, CHP'nin veya MHP'nin konvoyu taşlanmıyor da DTP'nin konvoyu taşlanıyor. Diğer partiler sadece kendi seçmeninin olduğu bölgelerde mi konvoy düzenliyor, diğer partilerin konvoy düzenlediği bölgelerde hiç muhalifleri yok mu? DTP bu soruyu kendine sormalıdır. DTP meydana gelen olayları provakatif bir eylem olarak değerlendirmiş. Bunu açıklayan partiliye sormak lazım provakasyon nedir ? Kendini demokratik ve seçimle işbaşına gelen siyasi bir parti ...

ATAYA ŞİKAYET

Artık toplum olarak ne yapacağımızı ve nasıl davranacağımızı bilemez hale geldik. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmezken ne yazık ki geçmişimizi sorgulama durumunda bırakıldık. Cumhuriyetin kurulması sırasında yaşanılanlarla şimdi yaşanılanları kıyaslamak tehlike işareti değil de nedir? Hele hele ATATÜRK posterlerinden ve Türk Bayraklarından rahatsızlık duyulması esef verici değil midir? ATATÜRK karşıtları hiçbir detayı atlamıyor. Onlar, ATATÜRK’ü ya iyi incelememişler, ya da çok iyi bildiklerinden fikir ve düşüncelerini TÜRK milletinin zihninden ve kalbinden nasıl silebiliriz çalışması içerisindeler. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün milli hedeflerinden olan “Muasır Medeniyetler seviyesine ulaşabildik mi acaba? Peki ne olduğunu bile bilmediğimiz AÇILIM paketleriyle ulaşabilecek miyiz bu muasır medeniyetler seviyesine. İnsanları Türk, Kürt, alevi, sünni vs. etnik kökenleri nedeniyle kardeşi kardeşe kırdırarak mı ulaşılacak… Ergenekon, ıslak imza, Dersim vs.ye dik...

GENÇLİĞE BUGÜNÜN HİTABESİ

Ziraat Y. Mühendisi İsmail SEZGİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Tür k istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üz...

"İrtica İle Eylem Planı" mı Yoksa "Milletin İradesine Yönelik Eylem Planı" mı ?

İbrahim ALİN ibrahimalin@gmail.com "İrtica İle Eylem Planı" mı Yoksa "Milletin İradesine Yönelik Eylem Planı" mı ? Fotokopiydi, kağıt parçasıydı, imza tespiti yapılamazdı, yapılırdı derken ıslak imzalı belgenin ortaya çıkmasından sonra Albay Dursun Çiçek ifadesi alındıktan ve mahkemeye çıktıktan sonra dün gece cezaevine gönderildi. Uzun süredir gündemi meşgul eden bir konu olduğu için de bazı televizyon kanalları bunu son dakika haberi olarak verdiler. Gerek bu haberlerde gerekse diğer zamanlarda televizyonlar tarafından konu aktarılırken dikkatimi şu ifade çekti; "İrtica ile eylem planı". Birçok haberde bu ifadeyi değişik şekillerde siz de görebilirsiniz; İrtica ile eylem planı kapsamındaki soruşturma, İrtica ile eylem planının altındaki ıslak imza, İrtica ile eylem planı çerçevesinde ifadesi alınan erler vb. Gerçekten Albay Dursun Çiçek'in altında imzası bulunduğu söylenen plan "İrtica ile eylem planı" mı idi? Eğer gerçekten böy...

Demokratik Açılımın Başarılı Olabilmesi İçin Taraflara Düşen Görevler

İbrahim ALİN ibrahimalin@gmail.com Çok yoğun gündemlerin yaşandığı bugünlerde konular arasında seçim yapmak zor olsa da Demokratik Açılım konusunda bir şeyler yazmanın daha doğru olacağını düşündüm. Çünkü Demokratik açılım adı verilen sürecin Türkiye'nin ileriye yönelik önemli bir dönüm noktası olacağı mülahazası taşımaktayım. Bunun nedenlerine konu hakkındaki önceki yazılarımızda kısmen değindiğim için üzerinde tekrar durmuyorum. Sadece Demokratik açılım değil ülkemizin genel menfaatini ilgilendiren herhangi bir konunun başarılı olabilmesi için değişik kurum ve kuruluşların ortak hareket etmesi iyi olurdu. Ancak günlük hayatta bu çok nadir görülebilen belki de görülemeyen bir durum maalesef. Bende, özellikle siyasiler rakiplerinin fikirlerini daha dinlemeden, fikrin neleri içerdiğini bilmeden en baştan olumsuz olarak değerlendiriyor izlenimi uyandırmaktadır. Hatta o kadar ki; aynı siyasi yaklaşıma sahip bir parti geçmişte hazırladığı rapora paralel bir açılım için söylenmedi...

ŞEHİR EŞKİYASI

Günlük yaşamda da insan hayatı tehlike de. Şehirlerin keşmekeşliği içinde kaybolup gidiyorsun. Bir oyana savruluyorsun, bir bu yana. Çeşitli olaylara şahit oluyor ve o anki psikolojinle ne yapacağını şaşırıyorsun. İnsanların güvensizliği hat safhada. Devletine güvenmiyor, çevresine güvenmiyor, ailesine güvenmiyor hatta kendisine bile güvenmiyor. Gözünün önünde olan her şeyi teğet geçiyor. Devlet kendi görevlendirdiği memuruna güvenmezse vatandaşın güvensizliği normal değil mi? Her şey birbirine bağlı hızla değişiyor. Vatandaş şaşkın, vatandaş çaresiz. Böyle olunca da normal adi olaylarda bile adaleti kendisinin sağlayacağını düşünüyor. Tabi ki bu düşünce yanlış. Hukuk sisteminin çökmesi demek kargaşa, kaos demektir. Evet, her gün olmasa da bazen garip olaylara tanık olmuşuzdur. Sizlerle bir olayı paylaşmak istiyorum; Halk otobüsüne Kızılay’a gitmek için bindim ve bir durak sonra otobüse binen biri bayan ikisi erkek biletçiyi dövmeye başladılar. Otobüsün içinde bulunan yolcular araya g...

Aşk-ı Memnu'nun Kitabı Çıkmış!!!

Aşk-ı Memnu’nun Kitabı Çıkmış!!! Melek VARVAR yaren_melek85@hotmail.com Zülfü Livaneli’nin bir yazısından alıntı yaparak içimin ne kadar sızladığını anlatmak istiyorum. Geçenlerde iki “tiki” kızımız kitapçı vitrinine bakarken biri ötekine dönüp “Aaa kız bak” demiş “Aşk-ı Memnu’nun kitabı da çıkmış.” Öteki “Amma da çabuk yazıvermişler!” demiş. Bu cümleler “hâl-i pür melâlimizi” anlatmaya yetiyor. Ahmet Haşim her ne kadar “Melâli anlamayan nesle aşina değiliz.” dese de melâli de kültürümüzü de anlamayan bir nesli kendi ellerimizle yetiştiriyoruz. Halit Ziya Uşaklıgil (1866-1945), Türk edebiyatında Batı tarzında eser veren ilk büyük romancıdır. Servet-i Fünun döneminin en güçlü yazarıdır.  “Aşk-ı Memnu”  yani “yasak aşk” adlı romanında bir Türk aile yapısını ayrıntılı olarak incelemiş ve alafranga özentisini eleştirmiştir.   Halit Ziya bu romanını Abdülhamit döneminde yazmıştır. Abdülhamit döneminde de şiddetli sansür olayı vardır. Halit Ziya’nın y...

Demokratik Açılım ve Teslim Olan PKK’lılar

Demokratik Açılım ve Teslim Olan PKK'lılar Geçtiğimiz günlerde Iraktan çocuklarla birlikte otuzdört kişi Türkiye'ye geldi. Çocukları düşünmediğimiz zaman gelenlerin tamamının demokratik açılım kapsamında Türkiye'ye gelen PKK'lılardan oluştuğunu duyduk ve öyle olduğunu düşünüyoruz. Gelenler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Öncelikle belirteyim ki yazımda PKK'lı olduklarını kendileri ifade eden ve terörist başının talimatıyla gelenleri kastederek PKK'lılar tabirini kullanıyorum. Ülkemizin kanayan yarası terör belasını da bitirmeyi amaçlayan demokratik açılım sürecinde muhtemelen, öyle ya da böyle terör örgütüne girenlerin ülkemize gelmesi bekleniyordu. Durumları etkin pişmanlık yasasından yararlanmaya müsait olanlar bundan yararlanır durumları uygun olmayanlarda gelir cezalarını çeker, çekmeliler de. Ancak gelen PKK'lılarla ilgili tasvip edilemeyecek noktalar bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; yaklaşık yediyüzelli bin kişi olduğu söylenen bir...

İÇİME SİNDİREMİYORUM.

Birkaç gündür kafalarda soru işareti bırakan PKK’lıların dağdan inmeleri ile ilgili haberleri esefle izlemekteyiz..İşte olan oldu bu işin sonu nereye varacak…Yurdun her bir köşesinde PKK’lılar şenlik yaparken, bu vatana canını vermiş oğullarını, eşlerini, babalarını geri isteyenler…Gözünü kırpmadan vatanım deyip bir parçasını kayıp etmiş gazilerimizin feryatları…Kahrolsun PKK diyenlerin coplanması…Ülkemden manzaralar.Bir bir izliyoruz film seyreder gibi. Bir taraf kan ağlıyor, diğer taraf zafer kazanmış edasıyla boy gösteriyor. PKK mı yoksa Ergenekon mu daha tehlikeli? diye vatandaşın kafası karıştırılıyor. Ergenekon terör örgütü adı altında gözaltına alınan henüz suçları sabit görülmemiş aydınlar hala içerde. Ya PKK’lılar jet hızıyla ayaklarına götürülen mahkemelerde ne söyletilip, serbest bırakılıyor. Makam araçlarıyla ve ikramlarla karşılanıyor. Gelen 34 PKK’lı kahraman ilan edilince elbette vatanını seven insanlar hain durumuna düşer ve bu süreçte arabozucu olur. PKK’nın terör örgü...

Türkiye-Ermenistan Arasındaki Sorunlar Konuşmadan Çözülebilir Mi ?

Türkiye-Ermenistan Arasındaki Sorunlar Konuşmadan Çözülebilir Mi ? İbrahim ALİN Dış Ticaret Uzmanı ibrahimalin@hotmail.com   Türkiye özellikle AK Parti ile birlikte alışık olmadığımız şekilde dış politikada adımlar atmaktadır. Hiç şüphesiz bu adımlardan birisi de Ermenistan ile imzalanan protokoldür. Karşılıklı imzalanan protokoller her iki ülkenin meclislerinin de onaylaması halinde yürürlüğe girecek ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır açılacak. Tabii söz konusu Ermenistan olunca olay sadece sınır kapısının açılması olarak düşünülemez ve düşünülmemelidir de. Ermeni diasporasının yürüttüğü soykırım kampanyaları, tarihte yaşanan olaylar, Karabağ meselesi, Azerbaycan ve hatta Rusya ile olan ilişkilerimizin durumunu da değerlendirmek gerekmektedir. Ermenistanla yaşanan süreçten dolayı özellikle Azerbaycanla olan tarihi yakınlığımız ve dil, din, ırk vb ortak noktalarımızın çokluğu nedeni ile ilişkilerimizin bozulmasını istemeyiz. Bu nedenden dolayıdır ki; son zamanla...

PARDON

Haydi gözümüz aydın!..Demokratik açılım buymuş demek…Artık terör bitecek.PKK’lılar ellerinde mektupla barış elçileri olarak şehre indiler.Bir bayram havası, bir şenlik nerdeyse tatil ilan edilecek. Vatan haininin çocuk katilinin direktifiyle gelen teröristlerle birlikte birden demokratik bir ülke oluverdik. Sanırım AB’ye girmemizde bir engel kalmadı. Bu kadar kolaydı da neden yıllardır analar, babalar, eşler, çocuklar ağladı, ocaklar söndü? Neden gül gibi fidanlar soldu gitti? Pardon! PKK’lılar, vatan hainleri istemeden dağa çıktı, istemeden örgüt kararına uymak zorunda oldukları için sizleri şehit etti. Pardon! onlar masum, onların evleri, köyleri yok edilmiş…Onlar haklıymış Ya Sen Şehidim!...Üzülme! benim içim kan ağlıyor onların bu kadar rahat bir şekilde geldiklerini görünce…Vatanseverler bu kadar rahat değil. Kalemler her şeyi yazamıyor. Bakın olanlara, bakın onların rahatlığına acaba hayal mi görüyorum… Vatanı bölmek için örgüte katılacaksın, ölüm saçacaksın ve elini kolunu sall...

"NEFES"

“ NEFES ” Elveda TANIK etanik@egm.gov.tr. Günlerdir televizyon kanallarında, gazetelerde reklamı yapılan ve merakla beklenen “NEFES “ film gösterime girdi. Bugün askerden, çarşı izinli olarak gelen oğlumun isteğiyle sinemaya gidip filimi izledik. Gerçeklerin anlatıldığı, tam anlamıyla harika bir film olmuş… O bölgenin coğrafi ve iklim yapısından tutunda, teröristlere karşı vatanı için sınır karakolunda gece gündüz görev yapan, Mehmetçiğin destansı öyküsünün anlatıldığı bu harika ve görülmeye değer filmin, bazı karelerini sizlerle paylaşmakta yarar gördüm… Her şeyden önce oyuncuların tanıdık sima olmamaları filmi daha bir gerçekçi yapmış ve gerçekler aynen olduğu gibi anlatılmış. Vatan savunması için görev yapan güvenlik güçlerimizden, sınır karakolundaki Mehmetçiğin; Teröristlerin burunlarının dibinde olmalarını bilmelerine rağmen, şehit olmaktan korkmadıklarını, yani ölümle dans ettiklerini… Rengini, uğruna şehit olan ecdatlarımızın kanından alan, bir...

IMF'yi Protesto Etmek

IMF’yi Protesto Etmek İbrahim ALİN Dış Ticaret Uzmanı ibrahimalin@hotmail.com  Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund) IMF bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de çeşitli protestolara konu oldu. Bir protestocu tepkisini göstermek için IMF başkanının konuşması sırasında ayakkabı fırlattı diğeri pankart açmaya çalıştı. Daha sonraki günlerde protestoların dozu arttı. Göstericiler İstanbul’da işyerlerine zarar verdiler ve polisle çatıştılar. Peki tüm bu protestoların amacı neydi ve haklı mıydı? Şimdi siz birisine borç para verdiğinizi düşünün. Sizden borç para alan kişi sizden aldığı para ile kumar oynasa, tatile çıksa, yese, içse ve sizden aldığı parayla gününü gün etse hoşunuza gider mi? Büyük ihtimalle gitmez. Çünkü borç verdiğiniz kişi elindeki parayı bu şekilde harcarsa sizin borç olarak verdiğiniz parayı tahsil etme ihtimali zayıflar. Dolayısıyla verdiğiniz paranın zevk ve sefa için değil de daha yararlı yerlerde kullanılmasını istersiniz. Örneği...